Katliamlara adı karışmış kişi, örgüt ve partilerle yan yana duranları, onları işledikleri suçlardan aklamaya kalkanları, en az o katiller kadar sorumlu tutuyoruz.
Devamını OkuKatliamlara adı karışmış kişi, örgüt ve partilerle yan yana duranları, onları işledikleri suçlardan aklamaya kalkanları, en az o katiller kadar sorumlu tutuyoruz.
Devamını OkuBAF Başkanı İsrafil Erbil “Mart 2020’den itibaren Pandemi koşullarında kurumsal sorumluluğumuzun bilinci ile hizmetlerde bulunduk. Gıda yardımı ile başlayan dayanışma ve yardımlaşma
Devamını Oku“Kadın Kurtuluş ve Özgürlük Mücadelesinden” ilham alarak epeyce yol aldık ve almaya devam edeceğiz… Kararlıyız zira kolay olmayacak bunu da biliyoruz, ama
Devamını OkuCumhuriyet, tarihinin en karanlık döneminden geçtiği şu günlerde, HDP Kocaeli Milletvekili Ö. Faruk Gergerliğlu, bir haber portalında ki, hakkında kovuşturma olmayan ve
Devamını Oku6 Mart 1921 tarihinde başlayan ve 17 Mart 1921’de sonlanan Koçgiri Katliamı’nın 100. yıl dönümündeyiz. Koçgiri Katliamı, resmi kayıtlara göre 1000, bölge
Devamını OkuAlman Federal Meclisi’nde grubu bulunan Sol Parti, Yeşiller ve Liberal Parti Milletvekilleri ortak bir basın açıklaması yaparak, AKP Hükümeti’nin Türkiyeli muhalifler üzerindeki
Devamını OkuAlmanya Alevi Birlikleri Federasyonu Hessen Bölge Yönetimi olarak üyelerimizi ve tüm duyarlı canlarımızı, 14 Mart 2021 tarihinde yapılacak olan yerel ve uyum
Devamını OkuAlmanya’nın Hessen Eyaleti’nde 14 Mart 2021 tarihinde yapılacak olan yerel seçimlerle ilgili adayların seçimlere katılıma yönelik çağrıları devam ediyor. Bischofsheim bölgesinden aday
Devamını OkuStadtallendorf Alevi Kültür Merkezi zorlu pandemi koşullarına rağmen sembolik olarak 40 aile ile Hızır Lokması’nı paylaştı. Pandemi kurallarına uygun bir şekilde cemevinde
Devamını OkuHamm ve Çevresi Hacı Bektaşi Veli Alevi Kültür Merkezi/Cemevi, Hızır ayında aralarında Cemevi üyelerinin de bulunduğu 300 aileye Hızır Lokması dağıttı. Alevilerin
Devamını OkuKadın örgütleri, Türkiye‘nin İstanbul Sözleşmesi’ni protesto etmek için Stuttgart Kadın Platformu öncülüğünde, Stuttgart kent merkezindeki Schlossplatz’ta düzenlenen birleşik kadın eyeleminde bir araya
Devamını OkuMünih şehrinde Bündnis90/Die Grünen öncülüğinde düzenlenen demokrasi ile dayanışma etkinliği yapıldı. Türkiye’de AKP Hükümeti’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması, Boğaziçi Üniversitesi Direnişi’ne karşı uygulanan
Devamını OkuAABF’nin üyesi olan Gustavsburg Alevi Kültür Merkezi – Cemevi’nin yeni binasının temel atma töreni 21 Mart’ta atıldı. Temel atma törenin 21 Mart’a
Devamını OkuÜlkenin koşar adım totaliter rejime gittiği, demokrasinin tabutuna son çivinin çakıldığı şu günlerde ayağa kalkmıyacaksında, ne zaman kalkacaksın? Hadi, kalk ayağa, Aç
Devamını Oku8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili AAKB Hessen Bölgesi bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın 8 Mart
Devamını OkuAsırlardır Alevi Bektaşi Kızılbaş kimliğimizden dolayı inkar edildik, hakaretlere maruz kaldık ve çok ağır bedeller ödedik, katledildik. Kimliğimizden dolayı iş bulamadık, terfi
Devamını OkuTuran Eser Gazeteci/Yazar 10 Aralık 2020, Dünya İnsan Hakları Gününde, NRW Eyalet Parlamentosu, Almanya’da yaşayan 800 bin Alevi’yi sevindiren bir karar aldı.
Devamını OkuDeğerli Canlar, Yaklaşık bir yıldır gerek özel yaşantımızda, gerekse sosyal yaşantımızda ilk defa tanık olduğumuz olağanüstü değişiklikler yaşıyoruz. Covid 19 pandemisi ortaya
Devamını OkuYol Televizyonu 15. yılını kutluyor. Yol Televizyonu 15. kuruluş yıldönümü nedeniyle kısa bir video yayınlandı. Yol TV, izleyicilerine doğru ve hızlı haber
Devamını OkuYol Televizyonu 15. yılını kutluyor. Yol Televizyonu 15. kuruluş yıldönümü nedeniyle kısa bir video yayınlandı. Yol TV, izleyicilerine doğru ve hızlı haber
Devamını OkuAlmanya Alevi Birlikleri Federasyonu: Almanya, Sivas katliamı davasının firari sanıklarını iade etmiyor. Çünkü Türkiye iade gerekçesi olarak sanıkların sadece ‘izinsiz gösteriye katılmalarını’
Devamını OkuMeksika’da Giovanni López adlı inşaat işçisinin, maske takmadığı gerekçesiyle polis tarafından dövülerek öldürülmesi sonrası ülke genelinde büyük olaylar çıktı.
Devamını OkuNecati Şahin yazdı: 4-5 yaşındaydım. Anam Ay’a bakar, ellerini açar, Ya “Hiva Zeri” derdi. Yöremiz tüm Anaları gibi… Parmağın ile Hiva Zeri’yi
Devamını OkuAlmanya’daki 30 yıllık mezhep savaşları, Vestfalya Barış Anlaşması’ndaki önemli ayrıntılar ve günümüz Ortadoğu savaşlarını sonlandırmak için alınacak dersler [i] İsmail KaplanHamburg Alevi
Devamını OkuSes insanın kendini ifade etmesinin en büyük aracı olmuş asırlardan bu yana; açlığımızı-sıkıntımızı, derdimizi-muhabbetimizi, sazımızı-sözümüzü, sevincimizi-acımızı, sevgimizi-nefretimizi, söylemimizi-anlatımımızı… Kısaca karşımızdakine kendimizi hep
Devamını OkuAlevi örgütlenmesinin ve mücadelesinin başarıları, bir yandan olumlu etkiler yaratırken, diğer yandan da bazı olumsuz etkilere neden oluyordu. Olumsuz etkiler, Devletin teşviki
Devamını OkuHer insan, birden çok, farklı kimliklere sahiptir. Mesela etnik kimlik, inanç kimliği, sınıf kimliği, eğitim kimliği, siyasal kimlik, cinsel kimlik, vb. gibi
Devamını OkuBAF Başkanı İsrafil Erbil “Mart 2020’den itibaren Pandemi koşullarında kurumsal sorumluluğumuzun bilinci ile hizmetlerde bulunduk. Gıda yardımı ile başlayan dayanışma ve yardımlaşma binalarımızın Covid test merkezi olarak kullanılması ile devam etti.
Bir taraftan gıda yardımı ve test merkezi çalışmaları devam ederken diğer yanda 27 Mart 2021 Cumartesi günü BAF Genel Merkez binası ve Enfield Alevi Kültür Merkezin’de aşı hizmeti verildi. Ulusal sağlık servisi (NHS) görevlileri tarafından 300 kişiye Oxford/Astra Zeneka aşısı yapıldı” diye konuştu. Enfield AKM Başkanı Zeynep Demir “dünyanın mücadele ettiği salgın hastalığa karşı bizler gibi örgütlü kurumlarında bu mücadelede yerini alması ve üzerimize düşen görevi yapması gerekiyordu. Kurumsal faaliyetlerimizin durduğu bu dönemde hastalıkla mücadele eden sağlık çalışanlarıyla dayanışma içinde olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.
Britanya Alevi Federasyonu pandemi sürecinde tüm kurumları ile birlikte yardımlaşma ve dayanışma içinde oldu.
AABF’nin üyesi olan Gustavsburg Alevi Kültür Merkezi – Cemevi’nin yeni binasının temel atma töreni 21 Mart’ta atıldı. Temel atma törenin 21 Mart’a gerçekleştiği için, törene katılanlar hep birlikte Nevruz, Sultan Nevruz‘u kutladılar.
Uzun yıllardır Alevi toplumuna hizmet sunan Gustavsburg Alevi Kültür Merkezi/Cemevi’nin temel atma töreni Cemevi yöneticilerinin yanı sıra, cemevinin çok sayıda üyeler katıldı. Çevredeki AKM – Cemevleri’nde başkan, yönetici ve üyelerden de katılımın olduğu temel atma töreninde gülbeng okunup lokma dağıtıldı. Gustavsburg AKM- Cemevi’nin yeni alınan arsa üzerinde inşa edilecek yen binasında ibadethane, eğitim-kongre salonu, kadın ve gençlik odaları yer alacak.
Gustavsburg Alevi Kültür Merkezi-Cemevi tarafından sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, yeni alınan arsa üzerinde inşa edilecek cemevi binasına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, şunlar ifade edildi: “Kendi yurdunda sistematik olarak işsiz, topraksız ve yoksul bırakılan biz Kızılbaş Aleviler iş ve aş için geldiğimiz Almanya’da değerlerimize sahip çıkarak ziyaretlerimizden getirdiğimiz teverikleri bugün 21 Mart Sultan Nevruz gününde gece eşitlenip, gündüze selam durduğu gün dergahımızın temeliyle birleştirdik bu kutsal teveriklerimiz dergahımıza tohum olsun, burada kök salsın, şekil alacak inşaatımız yolumuza ulu çınar olsun” denildi.
Ülkenin koşar adım totaliter rejime gittiği, demokrasinin tabutuna son çivinin çakıldığı şu günlerde ayağa kalkmıyacaksında, ne zaman kalkacaksın? Hadi, kalk ayağa, Aç pencereni ve avazın çıktığı kadar bağır: “Yeter artık!”
“Yeter artık, bu kadarını midem kaldırmıyor” de ve ayağa kalk!
– Corona ile mücadele ve aşılamada sınıfta kalındı,
– Ülkenin en yüksek puan ile girilebilinen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri terörist ilan edildi,
– Öğrencilerin, insan hakları savunucularının, gazetecilerin evleri basıldı,
– Milletvekili Ö. Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü ve Meclis’ten yaka paça çıkarıldı,
– Türkiye’nin üçüncü büyük partisi HDP hakkında kapatma davası açıldı,
– Merkez Bankası Başkanı Cumhurbaşkanı kararıyla görevden uzaklaştırıldı,
– Cumhurbaşkanı kararıyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıktığı ilan edildi.
Güzel ülkemin, güzel insanları;
Bir haftaya sığan bunca önemli gelişmeye rağmen;
– Meclis’in, belediyelerin çalışamaz hale getirilmesini,
– Biraz itiraz edenin hayatının mahvedilmesini,
– Gazetecilerin, siyasetçilerin dövülmesini,
– AİHM kararlarının uygulanmamasını,
– Hapishanelerin tıklım tıklım dolu olmasını,
– Bir ülkenin kadınlarına gösterdiği tutum ve yasal haklar o ülkenin gelişmişliğiyle doğru orantılı olmasının bilinmiyor olmasını,
– Kadınların, adeta orta çağ kurallarını kabul etmeye zorlanmasını,
– Bunu kabul etmeyen kadınların, haklarını savundu diye, yaka paça gözaltına alınmasını,
– Alevilere, Kürtlere, Ermenilere, Romanlara, LGBTİ’lere, İnsan Hakları Savunucularına, aydınlara, ülkenin ötekilerine vebalı muamelesi yapılmasını…
Bütün bu olup biteni,
Kaygı ile izlemiyor musun?
Daha ne olmasını bekliyorsun ki?
Daha da geç olmadan,
Ayağa kalkmak için, neyi bekliyorsun?
Toplumda umut, direnç, dayanışma damarını güçlendirmek için, daha ne olması gerekiyor?
“Dert bizde ise, derman da ellerimizde” demek, bu kadar mı zor?
Ülkeye yayılan dalga dalga kötülük rüzgarına karşı, dik durmak ve kötü gidişata dur demek için neyi bekliyorsun?
Ülkenin koşar adım totaliter rejime gittiği, demokrasinin tabutuna son çivinin çakıldığı şu günlerde ayağa kalkmıyacaksında, ne zaman kalkacaksın?
Hadi, kalk ayağa,
Aç pencereni ve avazın çıktığı kadar bağır:
“Yeter artık!
Bu kadarını midem kaldırmıyor!” de.
De ki, güzel ve aydınlık günler gelsin.
Karşı koy ki;
Çocuklarımıza daha yaşanabilir bir Dünya bırakabilelim.
“Kadın Kurtuluş ve Özgürlük Mücadelesinden” ilham alarak epeyce yol aldık ve almaya devam edeceğiz… Kararlıyız zira kolay olmayacak bunu da biliyoruz, ama inadımız da inat bunu da siz bilin istiyoruz! Biz, eski biz değiliz artık İslam Hukukuna göre recme kurban giden, tecavüze uğrayıp, idam edilen; tecavüze uğrayıp tecavüzcüsü ile evlendirilen, sokakta oynarken gerdeğe konulan, sünnet ettirilen, ezilen, sömürülen bir meta olarak görülmek istenilen, İslam hukuku, baba hukuku, koca hukuku, devlet hukuku, sistem hukuku yani erkek hukukundan bıktık!
“Toplumsal sözleşmelerle kurulduğu söylenen modern sivil toplum aynı zamanda kadınların bedeni üzerinde erkeklere hak ve iktidar veren bir patriyarkal düzendir, bu anlamda toplumsal sözleşme sadece erkeklerin bir araya gelip ‘ imzaladığı’ cinsel bir sözleşmedir. İlk cinsel sözleşmenin eşitsizliği sonradan kendisini kurumların işleyişinde, iş ve evlilik sözleşmelerinde de üretmiştir.”
Carole Pateman
Evet, Pateman’ın ifade ettiği bu sözleşme, “Erkeklik Sözleşmesi” tek taraflı bir sözleşmedir. Zira tek taraflı düşünülmüş, tek taraflı imzalanmıştır. Taraflardan biri hükmeden konumunda, diğer taraf ise bu sözleşmeye biat etmek durumunda bırakılan, ötekileştirilen, kimliksizleştirilen ve nesnelleştiren kadınlar BİZLER!
Bu sözleşmeye boyun eğdiği müddetçe iyi kadın, namuslu kadın, ahlaklı kadın, makbul kadın, cennetlik kadın… Zira ahlak kuralları adı altında dayatılan, normlara
(norm-al; mi?) gelenek ve göreneklere itaat ettirilerek, muhafazakâr çevrelerin, dinci- faşist zihniyetin kadının bedenini, emeğini sömürmesine; zihnine prangalar vurmasına, tüm bu despotizme, erk tahakkümüne biat eden ölü kadınlar mezarlığına çevirdiler… Bedensel olarak, söylemsel olarak, düşünsel olarak… Ruh gibi kadın bedenleri…
En küçük bir başkaldırıda da karşısındakinin erkek olması, haklı olması için yeterlidir. Zira bu sözleşme erkek ilkeleri ile düşünülmüş ve karşı tarafa da erkek aklı ile dikte edilmiştir. Bu sözleşmenin imtiyazlı tarafı olarak erkekler tüm konforu yaşadıklarından dolayı “Erkeklik Sözleşmesi“ni içselleştirmişler ve kendilerine sunulan bu ayrıcalıkları hak görmüşlerdir. Zira erkek olan onlardır. Ve bu imtiyazlardan faydalandıkları sürece de sorun yoktur. Monique Witting’in dediği gibi “Efendiler olmazsa, köleler olmayacağı gibi, erkekler olmaksızın da kadınlar olmayacaktır. “
Kadınlar, ötekiler bu sözleşmenin mağdur taraflarıdır. Bu mağduriyet dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun, hangi kültüre ait olunursa olunsun hiç şaşmaz..Kadın olmak yeterlidir bedel ödemek için… Kimi kültürlerde kadın sünnetleri, kimi topraklarda çocuk gelinleri, kimi coğrafyalarda bir erkeğe 4 kadın şeklinde, kimi yerlerde ucuz iş emeği olarak görülen tekstil işçileri, kimi yerlerde tarlada köylü emekçi kadınları; kimi yerlerde seks işçisi, onurlu kadınlar olarak karşımıza çıkar.
Saçı uzun, aklı kısa; kaşık düşmanı, kızını dövmeyen, dizini döver gibi Toplumsal Bilince yerleşmiş kültürün dildeki yansımaları olarak da günlük hayatta kendini gösterir ve bu toplumsal bilinci yeniden ve yeniden üretir.
Kadın, babanın kızı..kocanın karısı, abinin, bacısı imgelemesinden ziyade aynı zamanda mahallenin namusu, erkek aklın sahiplendiği bacısı ve sisteminde güvencesidir.
Kafası attığı zamanda şiddetin her türlüsüne başvurma hakkına sahip polis devleti, militar devlet anlayışının yansımaları olarak bireylerde kendini günlük hayatta düşünsel, dilsel, eylemsel olarak gösterir. Cinsellik hiyerarşisinde erkek tahakkümü esastır bu sözleşmeye göre.
Fakat biz kadınlar, kadınların tarihsel mücadelesi boyunca toplumsal bellekteki “Kadın Kurtuluş ve Özgürlük Mücadelesinden” ilham alarak epeyce yol aldık ve almaya devam edeceğiz… Kararlıyız zira kolay olmayacak bunu da biliyoruz, ama inadımız da inat bunu da siz bilin istiyoruz! Biz, eski biz değiliz artık İslam Hukukuna göre recme kurban giden, tecavüze uğrayıp, idam edilen; tecavüze uğrayıp tecavüzcüsü ile evlendirilen, sokakta oynarken gerdeğe konulan, sünnet ettirilen, ezilen, sömürülen bir meta olarak görülmek istenilen, İslam hukuku, baba hukuku, koca hukuku, devlet hukuku, sistem hukuku yani erkek hukukundan bıktık! Biz insan haklarına yakışır, tek taraflı değil, siyaha karşı beyazın hakkı; doğuluya karşı batılının hakkı, proletere karşı burjuva hakkı, Alevilere karşı, Sünnilerin hakkı; azınlıklara karşı, çoğunluğun hakları; kadınlara karşı erkeklerin hakkını savunan “İnsan Hakları” değil, koşulsuz, İnsan onuruna yakışan, dayanağını evrensel değerlerden alan bir hukuk sistemini düşlüyoruz ve düşlerimizi gerçek kılmak adına direneceğiz ve direteceğiz… HODRİ MEYDAN!
EVET, biz kadınlar düşünen, söz söyleyen, eyleyen yaşamın her yerinde hak öznesi olma yetisine sahip bireyler olarak bıktık! yeter! diyerek, isyan bayrağını çekip,
“Erkeklik Sözleşmesini” paramparça yırtıp savuruyoruz… Ve yerine iki tarafında adilce taraf olduğu, kadınların yaşam hakkını yasalarla güvence altına alan, her türlü şiddete karşı duran, toplumsal cinsiyet rollerinin dayatılması ile de mücadele eden‚ İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte kalması için direneceğiz, direteceğiz! Biz kadınların yaşam hakları kimsenin keyfi, iki dudağı arasında ve bir imzası ile mümkün olmayacaktır. Zira olmamalıdır.
Sınıflı toplumlar boyunca hak ve adaletin, hukukun ekonomik ve siyasi gücü elinde bulunduranların dayatmasına bağlı olarak işlediği aşikar olsa da halkın direnişi de aşikardır. Özellikle kadınların son dönemdeki küresel boyuttaki isyanları da devrimin habercisidir…
Erkek- Kadın ilişkilerinde de Antik Yunan-Şehir devletlerinden günümüz burjuva demokrasilerine evirilen süreçte düşlediğimiz kadar yol alamadık. İlk çağlardaki yurttaşlık hakkına sahip olamayan kadın günümüz patriarkal sistemde erkek tahakkümüne, erkek diline, erkek zihniyetine, bıyıklı erkek aklının bedeni ve cinsiyeti üzerinden saldırısına maruz kalmaktadır.
Toplumsal Bilinç bu şekilde tüm damarlarımıza kadar yanlış kodlanmış iken, devlet olmanın gereği olarak, tabii ki bu “Devlet” dayanağını hukuka ve insan hakları evrensel değerlerine dayandırıyorsa (ki dayandırmasa devlet değil, çete durumunda olur.) vatandaşları birbirine karşı korumak ve kollamak olmalıdır.Bu koruma kanun ve yasalar ile güvence altına alınmalıdır.
Ne zaman bir kadın ayağa kalksa, aslında tüm kadınlar için ayağa kalkar!
MAYA ANGELOU’nun ifade ettiği gibi dünyanın herhangi bir yerinde bir kadın, artık YETER diye ayağa kalkıyorsa, bu tüm kadınlar için Manifesto olmalıdır. Bu bağlamda, İstanbul Sözleşmesi ile sürekli geri adımlarla şeriat düzenine giden anlayışa, patriarkal düzene, neoliberal politikalara, kapitalist sistemin kadının bedenini, emeğini ve doğayı sömürgeleştirmesine, despotizme, tahakküme, kimliksizleştirmeye karşı tüm kadınların kolektif biçimde, hep birlikte kızkardeşliği dayanışması ile ayağa kalkacağı, başkaldıracağı direneceği ve düşlerine sahip çıkacağı yarınlar için mücadeleye devam edeceğiz.
Bu kadınlar için ontolojik bir gereklilik ve gerçeklik olmalıdır…
Cumhuriyet, tarihinin en karanlık döneminden geçtiği şu günlerde, HDP Kocaeli Milletvekili Ö. Faruk Gergerliğlu, bir haber portalında ki, hakkında kovuşturma olmayan ve hala yayında olan bir barış haberini retweet ettiği için, jet hızıyla cezalandırıldı. Halkın iradesi yok sayılarak milletvekilliği düşürüldü.
Gene tam bu hukuksuzluğun yaşandığı saatlere denk getirilerek, HDP’yi kapatma amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı dava gündeme getirildi.
Ö. Faruk Gergerlioğlu bunu hak edecek ne yaptı? Her kesimden insanın uğradığı insan hakları ihlallerini bıkmadan usanmadan gündeme getirmekten başka kime ne kötülüğü dokundu? Birileri gibi hırsızlık mı yaptı? Devletin imkanlarıyla har vurup harman mı savurdu? Saraylarda mı yaşadı?
Soruyoruz; HDP ve Gergerlioğlu size, bu ülkeye hangi kötülüğü yaptı?
Canlar, Gergerlioğlu’nun vekilliğinin AKP-MHP eliyle TBMM Genel Kurulu’nda düşürülmesiyle ve HDP’yi kapatma amacıyla açılan dava ile, Türkiye tarihine bir kara leke daha eklendi.
Üstelik, artık faşizan gelişmelerin yaşandığı günler içinde olduğumuzu ve giderek daha da karanlık bir sürece Türkiye’yi sürüklediğinizi, bizim gibi tüm dünya görüyor. Bu meselenin sadece Gergerlioğlu veya HDP meselesi olmadığını, bir demokrasi, insan hakları sorunu olduğunu, tüm dünya halkları biliyor.
Şunu da siz bilin ki; her biri haysiyetiyle bedel ödeyen ve ödemeye hazır Can Yoldaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz.
Faşizan saldırılar artarak sürse de, fezlekeler sıraya konulsa da, HDP’nin, CHP’nin milletvekilleri, belediye başkanları, meclis üyeleri, akademisyenler, öğrenciler, kadınlar, isçiler, devrimciler… hapse doldurulsa da, belediyelere kayyum atansa da, demokrasi mücadelesi durdurulamayacak.
Her ses çıkarana vurarak muhalefete gözdağı verme hesabınız tutmayacak.
AKP-MHP iktidarı demokratik meşruiyetini daha da yitirecek. Zor ve baskı aygıtlarıyla ayakta durmaya çalışan zalimler, her gün biraz daha sona yaklaşacak ve yargılanmaktan asla kurtulamayacak.
Demokratik kamuoyuna çağrımızdır;
Tüm mazlumları, ötekileri, ezilenleri bu hukuksuzluğa karşı “ama”sız “fakatsız” tutum almaya, bu faşizan saldırılara ve AKP-MHP yönetimine karşı tüm demokratik güçleri birlikte hareket etmeye davet ediyoruz.
Türkiye’nin demokrasi, barış ve emek güçlerini bir, iri ve diri olarak bulunduğu alanda hızla tavır almaya çağırıyoruz.
Hep birlikte mücadele ve dayanışma ile bu saldırıları durdurabiliriz.
Gün, “ama”sız “fakat”sız baskılara, korkutmalara ve saldırılara karşı dayanışma içinde olma, özgürlüğe, adalete, sevgiye ve kardeşliğe dair umutları büyütme günüdür.
Aşk ile.