Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır.
Alevi kurumlarımız açısından önemli bir dönemden geçiyoruz.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonumuzun 35., Almanya Alevi Gençler Birliğimizin 30., Fransa Alevi Birlikleri Federasyonumuzun 25., İsviçre Alevi Birlikleri Federasyonumuzun 25. ve Britanya Alevi Birlikleri Federasyonumuzun 10. yıl dönümlerini çeşitli etkinliklerle kutladık.
Kurumlarımızın 10’lu yılları geride bırakıyor olması Alevi hak mücadelesi açısından çok önemli ve bir o kadar da değerli. Aynı zamanda sorumluluklarımızı daha da artıran bir durum.
25, 30, 35… yılları geride bırakan cemevlerimiz kendi mekanlarına kavuştu. Bulundukları ülkelerde demokratik haklarını elde etti ve en önemlisi Alevileri daha görünür kılarak, artık yönetmeye de talip olduklarını göstermeye başladı.
Bunun için de Konfederasyon, Federasyonlarımız, İnanç, Yol-Erkân Kurullarımız, Gençlik, Kadın, Medya gibi bileşenlerimiz kendi alanlarında yeni bir çalışma modeli geliştirmek için kolları sıvadı.
Ülke medyasında, parlemontolarında, sivil toplum kuruluşlarında bir adım daha öne çıkarak, hayatın her alanına dair sözlerinin olduğunu dillendirmeye başladılar.
İşte tam da burada, yıldönümü kutlamalarının yoğunluğu içersinde şu mesajı vermeye başladılar; «Evet onlarca yılı geride bıraktık, bir çok kurumsal kazanıma imza attık. Ama, yetmez. Şimdi gelecek 50’li yıllarımızı inşa etme zamanı.»
Dünyanın farklı coğrafyalarına dağılmış Alevilerin 10 yıl, 30 yıl, 50 yıl… sonra kendilerini nerelerde görmek istediğine kafa yorup, bunun için hemen, şimdi akademisyenler, sosyologlar, politologlar… ile birlikte işe koyulması gerekiyor. Alevilerin dünya düzeninde nerede yer alacağının, geleceğinin yol haritasının çıkartılması gerekiyor.
Alevilerin ekolojiye, eşit yurttaşlığa, demokrasiye, insan (tüm canlıların) haklarına, eşit paylaşıma, cinsiyet eşitliğine, özgürlüğe, sanata, Rıza Şehri ütopyamıza dair bilimsel verilerle, kalıcı söz ve eylemler kurması kaçınılmaz bir hal alıyor.
Bu yıl içersinde sayısız kurumumuzun genel kurulları yapıldı ve bundan sonra da yapılacak. Bu durum bile bize gösteriyor ki, yöneticiler gelip geçici. Kalıcı olan öğreti/Yol-Erkan ve kurumsal yapımız. Bu ayakları bizden sonraki kuşaklara ne kadar sağlam aktarabilirsek Alevilerin önümüzdeki 50’li yılları da o kadar şahane olur.
Bundan dolayı genel kurullarını yapacak olan kurumlarımıza önerim; önümüzdeki 20’li, 30’lu yılları nasıl inşa edeceğimize kafa yoralım. Bu perspektif ile düşünen, bu vizyona sahip canların önünü açalım.
Devletlerin ve muktedirlerin Alevilere ve ötekilere karşı davranış biçimlerini anlayarak, geçmişinden beslenerek geleceği inşaa eden Alevi kurumlarımızın ve toplumumuzun aydınlık yarınlarda, huzur içinde var olmalarını sağlayalım.
Aşk ile…