Cumartesi, Nisan 27, 2024

Kadriye Doğan: Sopa-Havuç Politikası

Date:

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 283. sayısında yayınlanmıştır.

Yaşadıklarımız Dünya ve Türkiye’de yaşananlardan azade değildir. Alevi isen adalet terazisi senin hakkını tartmaz.

2023’ün 6 şubat’ında 11 ili kapsayan yaklaşık 13 milyon insanı etkileyen bir deprem yaşadık. İlk üç gün iktidar duymadı, görmedi, dillendirmedi.  Halklar dayanışma gösterdiğinde sorumluluğunu yerine getirmeyen iktidar, dayanışmayı da engelledi. Bölge Alevi nüfusunun yoğun yaşadığı bölgeydi. Aleviler deneyimliydi, iktidarın yardım eli onları görmeyecekti. Tüm kurumlarıyla, cemevleriyle harekete geçti. İktidar bu yardım dayanışma ve koordinasyon merkezi görevi yapan cemevlerine (Pazarcık Hasan Koca örneğinde olduğu gibi) Kayyum atayıp malzemelere el koydu. Avrupa’dan gelen yardım malzemelerine el koydu. Alevi köyleri atlayıp Sünni köylerine helikopterlerle özel yardımlar indirdi.  Depremi fırsata çevirip köylünün toprağına el koydu( Hatay Dikmece köyü). Bölgeyi Alevi nüfusundan arındırmak için halkı kendi  kaderine terk etti.

Ne enkazlar kaldırıldı ne de insanlara yaşamlarını sürdürecekleri barınaklar sağlandı. Göç ve mültecilikte karar kılındı.  Halk birbirinin yarasını yeterli olmasa da sarmaya çalıştı.2023 deprem deneyimi yüz yıllardır değişmeyen ahvalimizin tesciliydi.

Genel Türkiye sahasında da Aleviler kaybetmeye devam etti. Şükreden  toplum yaratma projesi olan 12 Eylül 1980 darbesiyle tüm demokratik kurumlar ortadan kaldırdı. Sendikalar, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, dernekler dağıtıldı. Dini referanslar  esas alındı.  Sonuçta yönetim “siyasal İslamın” eline geçti. Demokratik direncin olmaması, Cumhuriyeti başkanlık sistemine, tek adam (saray ) rejimine evirdi. Zaten yok sayılan, yok edilmeye çalışılan farklı inanç, dil, etnik kimlikler (Kürt, Alevi, Kürtçe) için tek adam rejimi iyice ceberrutlaştı. Güvenlikçi politikalar, yargı sopası, savaş hali, talancı ekonomi kurumlaştı. Yoksulluk toplumu teslim aldı. Sadaka kültürü yönetme biçimine dönüştü.

Bu süreçte Sivas’ta yakıldık.

Bu ahvâl içinde Alevilerin kendi lokmaları ile inşa ettiği cemevleri sistemin ilgi alanına girdi.  Hepsi gezildi. Sopa-havuç politikası ile kontrol edilmeye çalışıldı. Diyanetin etki alanı ve bütçesi artırılarak okullarda din dersi zorunlu hale getirildi. Yeni bir diyanet akademisi ihdas edildi. Tarikat ve cemaatler devlet kurumlarını ele geçirdi. Çevreme duyarlıyım, değerlerime saygılıyım(çedes) projesi ile okullara danışman imamlar atandı. Ana Okullarına kadar tüm okullara mescitler açıldı. Alevilerin  lehine sonuçlanan AHİM ve yargı kararları uygulanmadı.  Son olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı   “Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı” ile kendi Alevisini yaratma çabası  ve Alevileri iktidarın kontrolüne alma çabası hız kesmeden devam ediyor.  Dini eğitim Alevilerin asimilasyonun yanında tüm toplumu bilimden uzaklaştıran, itaatkar, sorgulamayan, saray rejimine uygun insan yetiştirme projesine dönüştü. Bu tüm toplumu ilgilendiren, geleceğimizi belirleyecek olan çok önemli bir durumdur. Hilafete ve şeriata rızalık üretme işidir. Mutlaka ama mutlaka önlenmelidir.

Çerçevesini çizmeye çalıştığımız bu duruma karşı, Alevi örgütlülüğü ve toplumsallığı inancını yaşatmak ve asimilasyona karşı direnç geliştirmek için yoğun çaba sarf etti. Mücadele alanları oluşturdu. Mitingler, konferanslar düzenleyip topluma durumun vehametini hissettirdi.

İçinde bulunduğumuz bu durumla 2024’ü karşıladık. Durumun daha da ağırlaşarak, kaosa dönüşme riski taşıdığını bilerek, çok hoyrat bir yönetimle baş başa olduğumuzun bilinci ile örgütlenip, süreci karşılamalıyız.  Şeriat ve hilafet çığlıkları atılırken attığımız her adımda, bir olmalı, iri olmalı, diri olmalıyız. Alevi kadın canların eşit ve özgür oldukları yanılsamasını sorgulayıp, bu alanın örgütlenmesine katkılarının önemini de vurgulamak isterim.

İnsanlık tarihiyle yaşıt olan hak ve hakikat mücadelesinin paydaşları Aleviler vardır, var olacaklardır.

Nehaka karşı Hakkı,
Savaşa karşı barışı,
Ölüme karşı yaşamı savunmak için,
İnancımızla örgütlenip, hakikatimizle yaşayacağız.

Özgürlük ve eşitlik mücadelesinde;
Ya Xızır, bizi darda ve zorda koyma.

Zaman sahipsiz, mekan rızasız, mazlum çaresiz değildir.

Kadriye Doğan
Demokratik Alevi Dernekleri Eş Başkanı

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Selma Orundaş: Eşikteki ile Döşektekinin Kudreti

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. “Yol cümleden...

Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Belgesel Filmi

BİLGİLENDİRME Sevgili Canlar, Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Belgesel Filmi 2 Temmuz'da...

Özge Göncü: İyi Olmamızın Mücadele İle Ne Alakası Var?

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. Çetin mücadele...

Zeliha Korkmaz: 2024 Perspektifi Kadınlar İçin Mümkün Mü?

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. Geride bıraktığımız...

Alevilerin Sesi dergisine abone olmak ister misiniz?