Cumartesi, Mayıs 4, 2024

Laiklik Kadınlar İçin Neden Önemli?

Date:

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 280. sayısında yayınlanmıştır.

Hülya Gülbahar (Avukat-Eşik Gönüllüsü)

İktidar sürekli olarak Medeni Yasa ve Anayasada değişiklik yapılmasından hatta bunların sil baştan yeniden yazılmasından söz ediyor. Muhalefet partilerimizde ise inanılması zor bir sessizlik ve kayıtsızlık var. Oysa laiklik, herkes için ve tabii ki kadınlar için öncelikle hayat hakkı demek. Çünkü muhaliflere, farklı inançtakilere, kadınlara, LGBTİ+lara yönelik nefret söylemlerinin ardında laiklik karşıtlığı, kendi dini inancını, faşizan dünya görüşünü herkese dayatma; karşı çıkanları da yok etme, imha etme politikası var. Laiklik karşıtları genellikle bilime de karşı oldukları için eğitim müfredatı ana okullardan üniversitelere bilim yerine hurafelerle doldurulduğu için bilimden kopuk mühendisin yaptığı binada, sülüklerle kafayı bozmuş bir doktorun elinde ölebilirsiniz ya da bindiğiniz uçağın pilotu kokpitte namaz kılmak istediği için hayatınızı kaybedebilirsiniz. Laiklik hayat hakkıdır. Hayatta kalmayı başardığınız anda da eşit ve özgür insanlar olarak yaşama hakkı… Bu nedenle onurumuz,vazgeçilmezimiz. 

Zeliha Altuntaş (DaF/ DaZ Dozent-Eşik Gönüllüsü-Alevilerin Sesi Dergisi Genel Koordinatörü)

Ekonomik kriz, iklim krizleri, savaşlar gibi otoriterleşmeyi tetikleyen çoklu krizlerin, gelir eşitsizliklerini ve derin yoksulluğu artırdığı, farklı kültürel, etnik, inanca dayalı ve cinsel kimlikler arasındaki çatışmayı da büyüten sosyal istikrarsızlığın baş gösterdiği bu süreçte, çürümeye yüz tutmuş iktidarın “ötekileştirici”, “kutuplaştırıcı” ve “düşmanlaştırıcı” politikaları ve nefret söylemlerini giderek artırdığı ve “laikliğin ortadan kaldırılması” ve “siyasal İslamcı otoriterleşme” gibi tehlikelere yol açan düzenlemeler için anayasa değişikliği teklifini reddediyoruz. Zira anti demokratik ve hukuk dışı ortamda demokratik anayasa yapılmayacağını biz de biliyoruz. Demokrasi için, anti-militarist, anti-kapitalist, anti- emperyalist bir hareketin bu ülkeye barışı getireceğinin inancıyla…

Dr. Özlem Altıok (Sosyolog, Eşitiz ve Eşik Gönüllüsü)

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en cinsiyetçi ve gerici Meclisi’nin hedefinde “aile hukuku” yani Medeni Yasa var.  Hedefte Anayasayı değiştirmek var.

Eşitlik için Kadın Platformu – EŞiK’in vurgulaya geldiği gibi: Siz önce mevcut yasaları uygulayın. Kadına karşı şiddeti, cins kırımını önleyin. Anayasayı uygulamayanlar, uygulamak bir yana her fırsatta çiğneyenler, anayasa yapamaz. 2022’nin Aralık ayında, iktidar 24. ve 41. maddelerde değişiklik önermişti, hatırlayalım. Feministler olarak, kadın hareketi olarak bizler bu konuda çok tutarlı ve kararlı davrandık, davranmaya devam ediyoruz. “Anayasa değişikliğine tartışmasız hayır” diyoruz. 700 kadar sivil toplum örgütünün desteklediği bir imza kampanyası yürüttük EŞiK olarak. “Yasalara dokunma, uygula!” diyoruz.

Toplumsal muhalefetin direğiyiz, bu açık. Peki ya siyasi muhalefet? “Düzenlemeler önümüze gelsin, bakalım” gibi demeçler değil esaslı bir muhalefet bekliyoruz. Siyasi muhalefetin silkelenmesi, iş işten geçmeden kendine gelmesi gerekiyor. Tarihi bir eşikteyiz çünkü.

Selin Nakıpoğlu (Avukat-Eşik Gönüllüsü)

Ağır bir süreçten geçiyoruz. Ülkemiz 2023 Mayıs seçimlerinin ardından AKP bloğunun ve tarikatların gerici kuşatması altında. Hepimizin üzerinde hayati sorumluluk var. Laik düzene hız kesmeyen saldırılar var oysa laiklik tüm dünya insanlarının kazanımı. Aklın dinsel düşünce karşısında özgürleşmesi çok büyük bir kazanım. Hele kadınlar için daha da önemli. Zira siyasal İslam politikalarının ana gündemi kadınlar. Kadınlarla ilgili düzenlemeler İslamcı politikaların her zaman göbeğinde yer alıyor.

Kadınların eğitim hakkından çalışma hakkına, sanat yapmasından spor yapmasına kadar tüm haklarımıza sistematik saldırıların olduğu bir süreçte Eşik’li kadınlar olarak meclisin açılış gününde mecliste olarak, kadınların dayanışmasının yine yeniden altını çizdik. Zira biz kadınlar hayatlarımıza sahip çıkıyoruz ve haklarımızdan vaz geçmiyoruz. 

Kadınların ekonomik, sosyal ve kültürel bağımsızlığını engelleyecek nitelikteki anayasa değişikliğine engel olmanın öneminin altını çizeceğiz, bu değişikliğinin kabulü halinde LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığa ve nefret söylemine zemin yaratılacaktır ve Anayasa’nın 10. maddesi ile çelişki ortaya çıkacaktır. Anayasanın 24. ve 41. maddelerde dillendirilen söz konusu değişiklikle özel ve toplumsal yaşamı Taliban çizgisinde yeniden yapılandırmayı hedefleyenlerin önü açılacaktır. Buna muhalefet partileri net bir karşı duruş sergilemelidir.

Biz kadınlar hayatlarına sahip çıkıyoruz ve haklarımızdan vaz geçmiyoruz. Bu sözümüzü tüm Türkiye’ye ve dünyaya bir kez daha hatırlatacağız. 

Birlikte güçlüyüz! 

Serap Dalkılıç (EŞİK Gönüllüsü)

Laiklik kadınlar için nefes almaktır. Özgür yaşam güvencesidir. Kadınlar özgür birey olarak toplumda var olma çabası verirken, ancak laik ve eşitlikçi  bir düzende kendilerinin güvenli alanda olduğunu hissedebilirler. Bu düzeni kurabilmek için yıllardır sürdürdükleri mücadeleyi hız kesmeden sürdürecekler. Ve istediğimiz, hayal ettiğimiz bu düzen yine kadınlar sayesinde olacak.

Serpil Akpınar (Sol Feminist Hareket-Eşik Gönüllüsü)

Coğrafya değişiyor, dinler farklılaşıyor ama kadınlara ve LGBTI+lara yönelik düşmanlık, ayrımcılık değişmiyor; kendine özgü tahakküm biçimleri geliştirse de birçok ülkede ortak özellikler sergiliyor. İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesi, karma eğitimin tartışmaya açılması ve Anayasada yapılmak istenen değişiklikler dinci gericiliğin dindar toplum yaratma doğrultusunda toplumsal cinsiyet ilişkilerini yeniden düzenlemeye, mücadele ile kazandığımız haklarımızı ortadan kaldırmaya, Cumhuriyet değerlerine en önemlisi laikliğe karşı karanlık bir gündemdir.

Anayasada yapılması düşünülen değişiklik medeni haklarımıza, özgürlük ve eşitlik mücadelemize yönelik olmakla birlikte bu değişiklikle kadınların toplumsal yeniden üretim rollerini itirazsız yerine getirmeleri ve gasp edilen karşılıksız emekleri ile neo-liberal kapitalist sisteme su taşıma, sistemi güçlendirerek devam ettirme amaçlanıyor.

Dolayısıyla anayasa değişikliğine karşı yürüttüğümüz mücadele hem dinci gericiliğe karşı eşitlik, özgürlük ve laiklik mücadelesidir hem de sermayeye teslim olmama mücadelesidir.

Leyla Solmaz (Avrupa Alevi Kadınlar Birliği Genel Başkanı)

Devletin dini olmaz! Laiklik, farklı inançların ve demokrasinin nefes kanalıdır. Laiklik olmadan demokrasi olmaz.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında laiklik ilkesi olmasına rağmen ülke maalesef Sünni inancına göre yönetilir oldu. Laiklik sadece Anayasada yazılı bir metne dönüştü. Keza Cumhuriyet aynı akıbeti yaşıyor.

Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemez denilen maddeleri 

göz göre bir bir yok ediliyor. Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti anlayışından tamamıyla uzaklaşılmıştır. 20 milyon insanın açlık çektiği

bir rejim sosyal devlet olarak adlandırılamaz.

Sivas, Madımak katillerinin  affedilmesi ve Alevi kurum başkanlarına operasyon yapmak ve dünyanın en barışçıl gösterisi olan Gezi eylemlerini gerekçe göstererek 

suçsuz insanları tutuklamak,

seçilmiş milletvekili Can Atalay’ı, Selahattin Demirtaş’ı ve belediye başkanlarını rehin tutmak, hukuk devleti ile bağdaşmıyor.

Bizler, bu ülkeye demokrasi, laiklik, barış, eşit yurttaşlık hakkı gelinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

 Özlem Kara (Almanya Alevi Kadınlar Birliği Genel Başkanı)

Değerli Canlar,

Özellikle biz kadınlar için çok değerli olan eşit, laik ve demokratik bir ülkede yaşamak çok önemli. Eşit haklara sahip olmak ve demokratik bir toplumda yaşayabilmek için bizler de elimizden geldiğince haklarımızı savunmalı ve korumalıyız. Kendi ülkemizde olması gereken ve yaşadığımız ülkelerde de kadın iradesini, özgürlüğümüzü savunmalıyız. O yüzden bizler Almanya Alevi Kadınlar Birliği olarak “eşit temsiliyet”in  Almanya‘ya getirilmesinde ilk adımızı attık. Kadın yapabilir mi, zaman ayırabilecek mi, bizleri temsil edecek mi düşüncelerine;  evet kadınlar da bu görevi yapabilecek ve yapmak istiyoruz diye haykırıyoruz. Eşit temsiliyetin yaşadığımız ülkede de kabul edilmesini temenni ediyoruz.

Aşk ile…

Gülay Kurtyiğit (AABK Genel Sekreteri-Avukat)

Türkiye’de tüm insanlar için yaşam alanları her geçen gün daha da daralıyor. Anayasal ve uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınmış olan temel insan hakları ve özgürlükler kullanılamıyor. Birçok insanın temel insan hakları ve özgürlükleri yok sayılıyor. Güç kuvvetleri kaldırılarak, tek adam rejimiyle yönetilen anti demokratik bir ülkeye dönüşen Türkiye’de yıllardır azınlıklar, muhalifler, kadınlar ve LGBTQ+lar başta olmak üzere toplumun büyük bir kesimi en ağır hak ihlallerine maruz kalıyor.  Toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine temellenen İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeden çekilerek kadın hakları ihlalleri ve kadın cinayetlerinin artmasına dayanak oluşturulmuştur.

Eşit ve özgür bir yaşamın koşulu olan anayasa ancak hukuk kurallarını tanıyan ve uygulayan bir anlayışla tartışılabilir, bu nedenledir ki, bu hükümetle anayasa yapılamaz!!!! Anayasa değişikliğine güçlü bir şekilde hep birlikte hayır demeliyiz.

Dilek İncedal (Britanya Alevi Birlikleri Federasyonu Eşit Başkanı)

TC Anayasasına göre laik devlet ilkesini benimsemiş ve buna göre de din ve vicdan özgürlüğünü yasal güvence altına almış görünse de Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı ve konumlandığı yer olarak laiklik kavramınının da içi boşaltılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde paralel bir devlet yapılanması ile sağlıktan, eğitime tüm alanlarda dinselleştirilmiş uygulamalar görülmektedir.

Bugün AKP-MHP ittifakı  göstermelik laikliği tümüyle tasfiye ederek siyasal İslamcı bir rejim kurmak için  anayasa değişikliğini gündeme getirerek devleti Türk İslam sentezinin ideolojik-politik hedefine göre dizayn etmeye çalışıyor. Çedes protokolü ile laik eğitim hakları ellerinden alınıyor. Parasız, bilimsel, demokratik eğitim, anadilde eğitim her çocuğun hakkı olmalı. Devlet kimliklerden, inançlardan elini çekmelidir.

“Biz kararlıyız eşit, özgür ve güzel ülkemizi kuracağız.”

Songül Tunçdemir (Eğitimci)

Ülkemizde laiklik, TC Anayasanın değişmez maddeleri arasında yer alan ama diğer değişmez-çelişkili maddeler ile önü kesilen ve hiçbir dönem hayata geçirilemeyen bir kavram. Bu çelişkiler nedeniyle Türkiye deki siyasal sisteme hakim olma ve devlet kaynaklarına el koyma aracı haline getirilmiştir. Farklı din ve inançların kendilerini ifade etme olanağının olmadığı, hatta farklı olanların fiziki, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kaldığı ülkemizde iç huzurun sağlanması için çoğunluk değil çoğulculuk ilkesini esas alan demokrasi ile güçlendirilmiş yani özgürlükçü laiklik ve uluslararası sözleşmelere uygun bir anayasa düzenlemesine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Devlet, bütün din ve inançlar konusunda nötr olmalı, ayrımcılık yapmaktan uzak durmalıdır. Özgürlükçü laiklik, ülkemizde yaşayan tüm inançlar için hayati önem taşımaktadır. 

Nilgün Mete (Gazeteci)

Laikliğe ekmek, su, hava kadar ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. 

‘Devletin dini İslamdır’ ibaresi 1928 yılında Anayasadan çıkarılmıştı ancak pratikte öyle olmadı. Diyanet’in de varlığıyla Türkiye devletinin dini hep İslam oldu. Bu yüzden de farklı inançlara eşit davranmadı devlet kurumları. Aleviler bu yüzden eşit yurttaşlık talebini dillendiriyor. Laik sistemde din; devlet, siyaset, hukuk, eğitim işlerine karışamayacak. Böylece yurttaşlar kendilerini güvende hissedeceklerdir. Laiklik olmazsa, siyasal İslamcılar dışında tüm kesimler için hayat çekilmez olur.

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Selma Orundaş: Eşikteki ile Döşektekinin Kudreti

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. “Yol cümleden...

Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Belgesel Filmi

BİLGİLENDİRME Sevgili Canlar, Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Belgesel Filmi 2 Temmuz'da...

Özge Göncü: İyi Olmamızın Mücadele İle Ne Alakası Var?

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. Çetin mücadele...

Zeliha Korkmaz: 2024 Perspektifi Kadınlar İçin Mümkün Mü?

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. Geride bıraktığımız...

Alevilerin Sesi dergisine abone olmak ister misiniz?