Cumartesi, Temmuz 27, 2024

Üç Fidan’ı anarken neden Ahmet Kaya?

Date:

6 Mayıs’ta “Üç Fidan” anısına yazdığım duygularıma, Attila İlhan’ın sözlerini, Ahmet Kaya’nın sesini ekleyerek paylaşmıştım… Birkaç okuyucudan zarif, ince, kelimelerde ‘gizli’ serzeniş geldi… “Üç Fidan’ı anarken neden Ahmet Kaya gibi…”

Necati Şahin – Almanya

Derdim, polemik yapmak değil.

O okuyucu dostlara ve öyle “soru işaretli” düşünenler için meramımı anlatıyorum…

Ahmet Kaya, siyasi ideolojisi, partisi, örgütü, çetesi, çeki, senedi, defteri, çetetelesi – ne derseniz deyin- dolayı değil ‘iki gözüm’,

Sadece, ama sadece

“Anadilimde, Kürtçe kaset yapacağım”

dediği için, lime lime,

ince ince

linç edilerek sürgüne, ölüme, “Dar”a gönderildi…

O gün,

O salonda,

O’na, çatal -bıçak, fırlatan

“Türk Halkı “değildi…

“Kürt Halkı” değildi…

Kadim toprağımızın “Hiçbir Halkı” da değildi…

Başarısız, kıskanç, kişiliksiz, yağcı, şımarık, aşağılık kompleksli sözde “sanatçı(!) geçeninlerdi. (Türkü de, Kürdü de vardı.. Vardı da vardı… Çok çokça vardılar…)

Fatura, o zaman “toy” olan, daha “çocuk” olan birine, Sertaç Ortaç’a kesildi. (Kendisini ne tanır ne de dinlerim…)

O gün orada olan kelli felli, allı pullu birçok sanatçı(!),

O çocuğa çıkarılan faturanın ardına saklanarak, kendilerini gizleyerek, unutturarak yıllarca sahneye çıktılar mı bu ülkede?

Çıktılar…

Utanmadan Ahmet Kaya Şarkıları, Türküleri söylediler mi bu ülkede?

Söylediler…

Halen de…

Aynı Üç Fidan’ı ‘Dar’a gönderen “Kirli Elli” politikacılar gibi değil mi?

Öyleler…

Meclis’te, o kirli ellerini “Üç Fidan’ın Dar’ı” için kaldıranlar da, yıllarca siyaset sahnesinde boy pos gösterdiler mi bu ülkede?

Gösterdiler…

“Özgürlük” nutukları attılar mı bu ülkede?

Attılar… Halen de atıyorlar…

(O gün o salonda onur duyduğumuz Mehmet Aslantuğ gibi gerçek sanat insanlarımıza saygıyla… O gün, O Meclis’te karşı oy kullanan yiğit politikacılarımıza da saygıyla…)

Demem o ki…

12 Mart 1971 Askeri Cuntası karar verdi…

Siyasiler kirli ellerini kaldırdı…

Üç Fidan dar’a gönderildi…

Karar, “Milleti” adına okunmuştu, değil mi?

Eee…

“Millet, O Üç Fidan’ı öyle bağrına bastı ki…

Ne çınarlar büyüdü Üç Fidan’ın ruhunda…

İşte bu halkın ortak cevabıdır…

Ortak değerimizdir…

Kıymetlimizdir…

O gün o salondaki “yalaka, kıskanç, aşağılık kompleksli sözüm ona “sanatçılar’ çatal bıçak attılar mı?

Attılar…

Topu, diğer gün, anlı şanlı “entelektüel aydın(!), Ertuğrul Özkök gibi kalemşörler aldılar mı?

Aldılar…

Kirli kalemlerini oynatarak Ahmet Kaya’yı “dar”a gönderdiler mi?

Gönderdiler…

Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya Adları Parka Verilebilecek - biamag

“Paris Turu kalsın. Ben bu toprağa gelmişken, Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in mezarına gidip sarılmazsam, ölürüm”

Şimdi size örnek olsun diye o zalimlerin kirli suratına, zarifçe, naifçe atılan çok anlamalı bir “Tokat”ı, “Halkın bir Tokat”ını anlatacağım…

Kayınvalidem Aslı Ana Almanya’ya ziyaretimize gelmişti yıllar önce…

Hayatta en çok görmek istediği şehir Paris’miş…

Eyvallah…

Atladık uçağa, üç günlüğüne doğru Paris…

Havaalanında şehir merkezine vardık.

Bir kafede biraz dinlenip gezmeye başlayacaktık ki, bir telefon;

Benim hemen başka kente,

Eşim Gülo ile Aslı Ana’da Köln’e dönmeleri gerekti.

Bir arkadaşımdan Aslı Ana ve eşimi hemen havaalanına götürmesi için telefonlaştık.

“Havalanına götürürken Paris’te küçük de bir tur attır“ dedim ve tren İstasyonuna gitmek için kalkıyordum ki, Aslı Ana boynuma sarılarak: “Paris Turu kalsın. Ben bu toprağa gelmişken, Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in mezarına gidip sarılmazsam, ölürüm”

Off…

Off  ki…

Ne Off…

Hemen dostu aradım.

“Paris turunu boş ver. Aslı ANA’mızı Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in mezarlarına yetiştir” dedim. Aynen de oldu…

İşte Hozatlı Aslı Ana’nın verdiği tarihi ders: “Paris Kalsın. Ortak sanatçılarımızın gurbetteki mezarlarına sarılmam yeter…”

Ne yüce bir duygu…

Ne zorlu bir cevap, zalime…

Kadim coğrafyamızın, toprağımızın, ülkemizin, halklarımızın çimentosu: “Aslı Ana’nın,

Anaların bu yüce duygusudur…

Ortak duygumuzdur…

Çok çok kıymetlidir…

Demem o ki;

“Anadilimde Türkü Söyleyeceğim” diyen sanatçımızı ince ince, lime lime ederek ‘dar’a gönderilmesi de “ortak acımız, ağıdımızdır…”

***

Anadil Anasütüdür…

Azizdir…

Benim Anadilim Kürtçe…

Azizdir…

Çocuklarımın Anadili Türkçe…

Azizdir…

Torunumun Anadili Almanca…

Azizdir…

Üç yeğenimin (anaları-babaları işitme engelli oldukları için)

Anadilleri İşaret Dilidir…

Azizdir…

Hangi dilde, hangi inançta, hangi renkte, hangi ırktan olursa olsun tüm Analar “Azize”dir

“Annenler Gününüz Kutlu Olsun!” Ahmet Kaya,bugün Nevzat Çelik’in dizelerini söylesin ANALARA…

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Yasemin Eycan: Aleviliğin Doğal ve Masum Yüzü

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır. Babamın İzinden:...

Hafızanın Kaydı: Madımak Sözlü Tarih Görüşmeleri

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır. Resmi tarih...

Madımak Hafıza Merkezi, Sözlü Tarih Koordinatörü Prof Dr Şükrü Aslan ile yapılan 130 Görüşmeyi Konuştuk – Röportaj Alevilerin Sesi Dergisi

Bu röportaj Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır Madımak katliamının...

Kelime Ata: “Yangın”dan Kurtarılabilenler…

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır. Adı üstünde;...

Alevilerin Sesi dergisine abone olmak ister misiniz?