Cuma, Aralık 13, 2024

Türel Meriç: “İyiler İyidir”

Date:

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 283. sayısında yayınlanmıştır.

2023 yılında tekelci kapitalizmin pazar paylaşım savaşlarına şahit olduk. Bunlardan en önemlisi Irak, Suriye’den sonra Ukrayna-Rusya arasında başlayan dünyayı ekonomik ve gıda krizine sokan büyük kapsamlı uzun süreçli bir savaşın başlaması oldu. Ayrıca bu savaşın diğer boyutu ise enerjiydi. Nitekim Rusya’dan hatırı sayılır miktarda doğal gaz alan Almanya’nın büyük miktarını endüstri alanında kullandığı doğal gazın kesilmesi nedeniyle nükleer enerjiye tekrar döndü. Doğal gaz alımını durduran diğer Avrupa ülkeleri ise daha pahalı alternatif enerji kaynaklar bulmaya çalıştı. Ukrayna‘ya Amerika ve Avrupa ülkeleri tarafından yüklü miktarda ekonomik ve askeri yardımlar yapıldı. Yapılmaya da devam ediyor.

Tabii bunun Avrupa halklarına yansıması ekonomik olarak çok ağır ekonomik kriz ve alım gücünün düşmesi olarak yansıdı. Enerji ve gıda fiyatları çok yüksek seviyelere çıktı. Bunun tek kazananı tabii ki tekelci sermaye oldu.

2023’ün başlarında Türkiye büyük bir deprem felaketi yaşadı 100.000’lere yakın insan kaybettik. Bu konuda Avrupa’daki bütün Alevi örgütlenmeleri ve çatı örgütümüz AABK Hızlı bir şekilde deprem bölgesine acil çadır, gıda ve ihtiyaç malzemelerini sevk etti. Aynı zamanda Danimarka ABF tarafından üç tır dolusu çadır, acil yiyecek, içecek, giyecek ve ilaç içeren malzemeler deprem bölgesine gönderildi.

Devletin bu konuda hızlı müdahale etmediği, askerleri arama kurtarma çalışmalarına sevk etmediği, afet zamanında kullanılması gereken Kızılayın çadır ve malzemelerin parasıyla deprem bölgesinde faaliyet gösteren AHBAP yardım kuruluşuna satıldığı ortaya çıktı. Ayrıca iktidarın, 1999 Gölcük depremi sonrası oluşturulan deprem fonunda biriken 87 milyar TL paranın akıbeti hakkında kimseye bilgi vermemesi dikkat çekti.

14 Mayıs’ta genel ve cumhurbaşkanı seçimi yaşandı. Türkiye demokratikleşme yolunda atabileceği tek şansını da bu seçimlerde kaybetti. 28 Mayıs’ta gerçekleşen ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimini de muhalefet kaybetti. Bu da Türkiye’nin ekonomik krizinin derinleşerek devam edeceği anlamını taşıyordu.

2023 yılında İktidar tarafından izlenilen yanlış ekonomik modelden dolayı Türkiye büyük bir ekonomik krizin içerisine girdi. Halk yoksullaştı, alım gücü bitti. Enflasyon ve devalüasyon adeta patladı.

Yerüstü ve yeraltı madenlerini, kamuya ait tüm iş yerlerini, şirketleri, limanları, tekel-çimento-şeker vb. fabrikalarını özelleştiren siyasi İslamcı iktidar piyasada denetleme mekanizmasını da elinden kaçırdı. İktidar, geri kalan kamuya ait mal varlıklarını kurdukları “Varlık Fonu”na devretti, gelir ve giderlerini Sayıştay denetiminden çıkarttı. (MADDE 5 – (1) Sayıştay; a) Kamu idarelerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerini hesap verme sorumluluğu çerçevesinde denetler ve sonuçları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisine doğru, yeterli, zamanlı bilgi ve raporlar sunar.)

Yargıda büyük skandallar ortaya çıktı. Parayı bastıranın yargı kararı ile tahliye edildiği veya hakkında medyada çıkan haberler için yayın yasağı engeli getirildiği bir pozisyona itildi yargı. Daha vahimi ise Can Atalay hakkında anayasa mahkemesinin verdiği karar uygulanmayarak, tanınmayarak dolaylı bir şekilde anayasa askıya alındı. Dünya ülkeleri tarafından, Türkiye’nin hızlı bir şekilde hukuk devleti statüsünden uzaklaşarak totaliter bir yönetim şekline dönüştüğü dillendirilmeye başlandı.

Alevileri de kendi kontrolü altına almayı, asilmasyonu hızlandırmayı planlayan iktidar, Turizm ve Ticaret Bakanlığı altında bir Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı oluşturdu. Böyle bir oluşuma tepki gösteren Türkiye’deki ve Avrupa’daki Alevi örgütleri harekete geçti. Kanunun meclisten geçeceği gün meclis önünde büyük bir miting yapıldı. Gösteri polis tarafından joplu gazlı bir müdahale ile bastırıldı.

İşin ilginç yanı ise bugün devletin yarattığı Aleviler haricinde, var olan Alevi kurumlarından bazı Dedelerin bu kuruluşa büyük bir rağbet gösteriliyor olması.!

2023 yılında Alevilerin eşit yurttaşlık, zorunlu din derslerinin kaldırılması, cemevlerinin statüsünün ibadethane olarak nitelenmesi, Aleviliğin hukuksal güvence altına alınması, Madımak’ın Utanç Müzesi yapılması talepleri kabul edilmedi. 2024 yılında da Aleviler tarafından bu talepler dillendirilecek ve mücadele devam ettirilecek.

2024 yılında dünya genelinde ekonomik bir rahatlama yaşanacak gibi görünüyor. Türkiye ayağında ise ekonomik kriz derinleşerek devam edecek gibi. Türkiye’nin önünde bir 31 mart 2024’te yapılacak olan yerel seçim var. Önceden milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinde olduğu gibi, iktidar ekonomik bütün olanaklarını bu seçime yatırım yapıyor.

Seçim sonrası Türkiye’de bir anayasa değişikliğine gidileceği açık bir şekilde ifade ediliyor. Şu günlerde meydanlarda hilafet çığlıkları atılan gösteriler yapılıyor. Bu anayasanın demokratik olmayacağı aşikar. Bilindiği üzere, Anayasa ülkede yaşayan halklar, değişik inanç, renk ve cinsiyette olan insanlar arasında haklar ve özgürlükler paydasında yapılan bir anlaşma anlamını taşıyor.

“Bir ülkenin çöküşünü sağlamak için eğitim ve ahlak kalitesinin düşürmek yeterli”

1950 yılından itibaren din dersleri seçmeli olarak müfredat’a sokuldu. 1974 yılında CHP-MSP koalisyonunda İmam Hatip’ler tekrar açıldı. 1982 yılında 12 Eylül’ün anayasası ile din dersleri zorunlu hale getirildi. Dini içerikli ders saatleri bilimsel içerikli ders saatleri ile eşit duruma geldi. Ayrıca 2023-2024 öğretim yılında seçmeli ders olarak sadece “Kur’an-ı Kerim”,  “Temel Din Bilgileri” ve “Peygamberimizin Hayatı” olarak Milli Eğitim tarafından müfredata kondu.

İktidarın 2023 yılında başlattığı “ÇEDES” “Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum” adı altında okullara diyanet tarafından İmam, Manevi Danışman atandı. Turizm ve Ticaret Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nca ortaklaşa yapılan bu proje ile laik ve bilimsel eğitim ve ayrıca diğer inançlara mensuplarının ve Alevi çocuklarının asimilasyon edilmesi hedef alınmış durumda. Bu bağlamda yeni anayasanın nasıl bir içerikte olacağına, varın siz karar verin.

Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu olarak Danimarka hükümetine yapılan talep sonucu 2007 yılında Danimarka’da Alevilik “Kendine Özgün Bir İnaç” olarak kabul edildi. Alevilik hukuksal olarak güvence altına alındı ve diğer inançlar gibi aynı haklara sahip oldu.

2024 yılında da bugüne kadar yaptığımız çalışmalarımızı, faaliyetlerimizi mücadelemizi ve Alevi örgütlenmemizi çatı örgütümüz AABK ile birlikte devam ettireceğiz.

Yeni yılın, her şeyin en güzelini, doğrudan, iyiden yana olan canlarımıza yaşatması dileğiyle, tüm dünya halklarına 2024 yılında savaşsız, sağlıklı, huzurlu ve mutlu yıllar diliyorum.

“Dili, dini, rengi ne olursa olsun; iyiler iyidir.” HBV

Aşk ile.

Türel Meriç
DABF başkanı

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Alevilerin Sesi dergisinin 289. sayısı çıktı!

Alevilerin Sesi Dergisi’nin 289. sayısında yer alan bazı başlıklar...

Zini Gediği’nde katledilen Aleviler Erzincan’ın Kılıçkaya köyünde anıldı.

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 288. sayısında yayınlanmıştır. Zini Gediği’nde...

Ağa Akgüç: Zini Gediği

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 288. sayısında yayınlanmıştır. Zini ismini...

Cemal Taş: “Dersim’38 İkinci Kerbela”

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 288. sayısında yayınlanmıştır. 1935-1953 yıllarını...

Alevilerin Sesi dergisine abone olmak ister misiniz?