Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, Dersim katliamı üzerine yaptıkları her konuşmada ‘bizim tarihimizde ve geleneğimizde katliam yoktur’ diyorlar. Bu gerçek dışı iddiayı ileri sürenlerin mazlumların kanıyla yazılmış olan Ebussuud damgalı bir tarihleri var. Bunlar ne yaparlarsa yapsınlar, kanla yazılmış olan bu tarihlerinin üzerin asla örtemeyeceklerdir!
Hasan Subaşı
Osmanlı Paşası Murat onbinlerce Aleviyi katletti. Katlettiği canlarımızı kuyulara doldurdu. Murat Paşa Kuyucu unvanını yaptığı bu katliamlardan dolayı aldı. Yavuz Sultan Selim’in onbinlerce Aleviyi katlettiğini ve canlarımızın kestiği başlarından tepeler yaptığını tarih sayfalarına kaydetmiştir.
Osmanlı döneminde Alevilere yönelik yapılan tüm katliamların kaynağında Tayyip Erdoğan’ın gurur duyduğu Ebussuud gibi şeyhülislamların verdikleri fetvalar vardır. Bu fetvalarda Kızılbaşların çocuklarıyla birlikte öldürülmelerinin dine göre caiz olduğu yazılıyor.
‘‘ Kızılbaşların topluca öldürülmeleri helal olup, bu din uğruna yapılanlar büyük savaştır. Bu savaşta ölmekte şehitliğin en ulusudur…‘‘ Ebussuud.
Bu fetvaları verenlerden gurur duyanlar, verilen fetvalardan hareket ederek tarihe kanlı sayfalar ekleyenleri ‘‘Mehter Marşları” çalarak anıyorlar. Yavuz Sultan Selim’in adını okullara, camilere, köprülere ve Alevilerin yaşadıkları mahallelere veriyorlar. Diğer partilerin iktidarda olduğu dönemdeki gibi, AKP’nin iktidarda olduğu dönemde de okullarda okutulan tarih derslerinde, Türkmen kökenli yüz binlerce Aleviyi katleden Osmanlı zalimlerinden övgüyle söz ediliyor. Katliamcıları sahiplenenler, katliamcılar tarafından yazılmış olan kanlı tarihinde sahipleridirler!
Alevilere Yönelik Çok Partili Dönemde Yapılan Zulüm ve Katliamların Sorumlusu Hangi Güçlerdir?
Türkiye 1946’da çok partili döneme geçti. Bu geçişle birlikte daha çok düzenin sağ partileri iktidara geldiler. 1946’lardan bugüne kadar Alevilere karşı yapılanlardan kim sorumludur? O günden bugüne Aleviler açısından ne değişti? Aleviler özgürlüklerine mi kavuştular? Yoksa baskı, yasak, asimilasyon ve katliamlara maruz kalmaktan mı kurtuldular?
Var mı böyle bir şey? Yok değil mi?
Aleviliğin üzerindeki anayasal yasak bugünde devam etmektedir. Cemevlerimizin ibadet yeri olup olmadığını tartışan bir devlet ve iktidar gerçeğiyle karşı karşı karşıyayız. Zorunlu din dersi adı altında çocuklarımızı asimile etmeye devam ediyorlar. Namaz kılmadıkları için okullarda aşağılanan, dövülen Alevi çocukları var. Bunlar ”Laik” Cumhuriyet Devleti’nin, AKP İktidarı’nın, CHP’nin ve diğer partilerinin Alevilere karşı uyguladıkları politikaların ortaya çıkardığı sonuçlardır.
Çarkı bozuk düzeninin ‘‘sol partisi‘‘ olan CHP gibi, sağ partileri de devletin Aleviliğe ve Alevilere karşı uyguladığı politikaları kesintisiz bir şekilde sürdürdüler. Düzenin sağ partileri bununla da yetinmeyerek Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de ve benzeri yerlerde Alevileri katleden güçlerin yuvası oldular.
AKP’yi kuran kadroların çoğu ‘‘Akıncı Gençlik‘‘ gibi örgütlenmelerin içinden geliyor.
AKP’nin içinde İslamcı gelenekten gelen kadrolar olduğu gibi, diğer sağ partilerden ve ‘‘ülkücü‘‘ gelenekten gelen kadrolarda var. Maraş, Çorum ve Sivas gibi kitlesel katliamların, ‘‘Türk-İslam Ülküsü‘‘ adına yapıldığı katliamları yapanların yayınladıkları bildirilerde ve attıkları sloganlarda çok açıkça görülüyor. Çorum katliamından önce, ‘‘Ülkücü Gençlik‘‘ ve ‘‘Müslüman Gençlik‘‘ imzalarıyla Çorum’da dağıtılan bildiriler, AKP’lilerinde bir parçası oldukları siyasi akımların tarihlerindeki kanı ve katliamı gösteren belgelerdir.
‘‘Ey müslüman… Namaz kıl, orucunu tut yeter; karışan mı var diyen gafil Müslüman sende düşün… Düşün ki, haddini bilmeyenlere bildirelim haddini… Ne mutlu canı ile kanı ile malı ile cihat edenlere. Müslüman Gençlik.‘‘
‘‘ Büyük Türk Milleti…. Son bağımsız Türk devleti üzerinde oynanan hain oyunları, komploları, planları görmemek için artık kör, hatta hain olmak gerekir… Müslüman Türk Milletini bataklığa sürüklemek isteyen komünist cinayet çetelerine karşı uyanık olalım. Ülkücü Türk Gençliğine destek olalım… Büyük cihada hazırlanalım… Kanımız aksa da zafer İslam’ın. Yolumuz Allah’ın yolu. Ülkücü Gençlik.‘‘
‘Müslüman Gençlik’ ile ‘Ülkücü Gençlik’ tarafından yayınlanan cihada çağrı bildirileri kan kokuyor. Çorum’da katliam ortamı bu bildirilerle oluşturuldu. Onlarca Alevi canımız ve ilerici demokrat insan, bu bildirileri yazıp cihat çağrısı yapan güçler tarafından hunharca katledildi. Katliamcılar bazı canlarımızı ise diri diri fırınlara atarak öldürdüler.
Maraş‘ta katledilen insanlarımızın arasında onlarca masum çocukta vardı. Bildirilerde çok sıkça dile getirildiği gibi, bu çocukların ne Müslümanlara, ne de devlete karşı ‘‘ hain planlar‘‘ içinde olmaları mümkün değildir. Katliamcılar Ebussuud Efendi’nin fetvalarından hareket ederek Alevileri çocuklarıyla birlikte katletmişlerdir. Çok yaşlı olan ve gözleri görmeyen Cennet Ana’nın gözlerini oymaları da aynı zihniyetin ürünüdür. ‘Türk İslam Ülküsü’ adına yapılan bu katliamlar ortada dururken, AKP ve bu partinin genel Başbakanı’nın çıkıp ‘‘bizim geleneğimizde kan ve katliam yoktur‘‘ demeleri, ‘güneşi balçıkla sıvamaya’ kalkışmaktan başka bir şey değildir.
Madımak Oteli ateşe verilmeden önce orada toplanan güruha yönelik bir konuşma yapan Refah Partisi’nin o dönem ki Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu, bu konuşmasında gözlerini kan bürümüş kalabalığa insanlarımızı katletmeleri için çağrı yapmıştır.
”Bir defa şöyle bir Fatiha okuyalım. Sonra şunların ruhlarına El Fatiha diyelim…”
Tayyip Erdoğan’da o dönem Refah Partisi’nin içindeydi ve görevleri olan biriydi. Temel Karamollaoğlu’nun bu sözleri, açık ve net bir şekilde yapılan ”bunları katledin” çağrısıdır. Tayyip Erdoğan’ın katliam çağrısı yapan bu adama en azından ”yaptığın ayıptır” dediğini duyup bilen var mı?
Canlarımız Maraş ve Çorum’da olduğu gibi, Sivas’ta da ‘‘din adına‘‘ katledildiler. Çünkü katliamcılara göre, Pir Sultan Abdal’ı anmak için Sivas’a gelenler dinsizdiler. Katillerin böyle düşündüklerini attıkları sloganlar ortaya koyuyor.
‘‘Madımak Oteli Dinsizlere Mezar Olacak!‘‘ ‘‘Dinsiz Kafirler, Sivas’tan Defolun!‘‘
AKP‘liler Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta ve Gazi’de Alevileri katledenlerle aynı ideolojik görüşleri savunuyorlar ve aynı gelenekten geliyorlar. Bundan dolayı gerçeklerle yüzleşerek Alevilerden özür dilemiyorlar! Madımak Oteli’ni Utanç Müzesi yapmamak için direnmelerinin nedeni de budur.
Ele geçirdikleri yargıyı kullanarak Sivas davasını zaman aşımı oyunuyla kapatma çabalarının, katilerin adlarını şehitlerimizin adlarının yanına yazmalarının nedende budur.
AKP, Sivas’ta 33 canımızı diri diri yakan katillerin avukatlarının bazılarını milletvekili yaparak, bazılarını ise Anayasa Mahkemesi‘ne atayarak ödüllendiren bir partidir!
Bunları unutmadık, asla unutmayacağız ve unutturmayacağız!
Din adına insan yakanları savunanlar ve koruyanlar, insanlığa karşı suç işleyenlerin yanında saf tutmuşlardır. İnsanlığa karşı suç işleyenlerin yanından saf tutanların ‘‘bizim geleneğimizde kan ve katliam yoktur‘‘ demeleri demagojiden başka bir şey değildir.
Alevilere yönelik yapılan katliamlardan tüm düzen partileri, gelmiş geçmiş tüm iktidarlar sorumludur. Bu bağlamda CHP’nin de, AKP’nin de, MHP’nin de ve diğer tüm düzen partilerinin de tarihlerinde kan ve katliam vardır.