Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır.
Çetin mücadele günlerine hazırlık notları..
8 Mart haftaları benim için bütün yıl gereken mücadele motivasyonu toparladığım ve depoladığım haftalardır. 2024 8 Mart’ına da böyle giriyorum ama son birkaç senedir yaşadığımız durum bana biraz ikircikli hissettiriyor. Feminist hareketin yükselmesini ve kadın güçlenmesinin popülerleşmesini belirgin şekilde izleyebiliyoruz. Bunun tam karşısında, diyalektiğin de bir gerekliliği olarak yükselen sağ ve otoriter popülist iktidarların baskısını da dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tüm yakıcılığıyla deneyimliyoruz. Bizi çetin bir mücadele ve zor günler bekliyor.
Ben ise bu yazıda gelmekte olan çetin günlerden bahsetmek yerine, sizleri, yani kadınları, LGBTİ+ları ve toplumsal cinsiyet eşitliğini samimi bir şekilde dert edinen CİS erkekleri bu günlere nasıl hazırlanacağımız hakkında düşünmeye davet ediyorum. Zira uzun ve zorlu bir mücadele olacak ve hazırlıklı olmalıyız. Olabildiğince güçlü örgütlenmelere ve stratejilere sahip olmamız gereken bu eşikte bazı yapısal sorunlara daha detaylı eğilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu yapısal hazırlığı, “iyi olma hali” olarak tanımlıyorum. Bazı kaynaklarda “esenlik” olarak da geçiyor. İyi olma halini iki aşamada ele almak istiyorum.
İlki kendimizle kurduğumuz ilişkide iyi olma hali. Bu yıl içerisinde kaybettiğimiz, kadın ve barış çalışmalarında çok emeği olan, feminist yoldaşımız Sevna Somuncuoğlu, bir atölyede şöyle sorup ardından da cevaplamıştı: “Barış kiminle başlar? – Barış benimle, benim içimde başlar.” Yani “kendi içimde barış, sevgi ve huzur olmadan, bölge ya da dünya barışından bahsetmem mümkün müdür?” diye soruyordu sevgili Sevna. Şimdi bu soruyu iyi olma hali üzerinden ben de sormak isterim. Ben kendi içimde iyi olmadan, iyi bir örgütlenmenin içinde verimli ve yükselen bir mücadeleyi oluşturabilir miyim ya da onu sürdürebilir miyim? İyi olmaktan kast ettiğim şeyler; bedenen, ruhen ve aklen kendimi dengede ve huzurlu hissetmek. Kendimi tanımak, sevmek, açık iletişim kurmayı bilmek, sınır koyabilmeyi bilmek, kendimi koruyabilmenin ve potansiyellerimi değerlendirmenin yollarını bilmek.
Bu konu çok derin ve karmaşık gelebilir ama bunu okuyanlara kendi deneyimimden ufak bir başlangıç notu aktarabilirim. 2020- 2021 yıllarında Mersin’de bir grup kadınlar bir okuma grubumuz vardı. Orada sevgili bell hooks’un “Duygu Yoldaşlığı: Kadınların Sevgi Arayışı” kitabını okumaya karar verdik ve hayatlarımız bir daha asla geri dönemeyeceğimiz şekilde değişti. Bu deneyimin dönüştürücü olmasının sebebi, bell hooks’un bizi sevgi üzerine çok samimi ve eleştirel şekilde düşünmeye davet etmesi ve bizim bunu bir kadın çemberi olarak yapmaya niyet etmiş olmamızdı. bell hooks bu kitapta ‘kadınların, çocukluktan yetişkinliğe kadar kurdukları ilişkileri feminist bir perspektifle ele alıyor. Erkeklerin aksine, kadınların duygularını ifade etmelerine izin verildiği için genellikle sevgiyi ve sevmeyi bildikleri düşünülür. Oysa ataerkil bir toplumda, tahakkümün kol gezdiği duygu dünyasında sevgiyi bilmek, tanımak mümkün değildir. Birçoğumuza şaşırtıcı gelse de içinde yaşadığımız toplumlarda kadınlar neredeyse erkekler kadar sevgi konusunda cahildir.’[1] Yani iyi olma hali yolculuğumuz, sevgisizlik kültürü içinde yaşamaktan duyduğumuz acıyla yüzleşmek ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edip sevmekle başlayacak.
Hazırlığın ikinci aşaması ise birbirimizle bağımızın iyi olması. Kadın örgütlerimizi ve feminist topluluklarımız bin bir emekle var ediyoruz. Feminizmin kadınların ihtiyacına karşılık gelmesi ile de örgütlenmelerimiz büyüyor. Bu çok şahane. Ama belli bir zaman ve büyüme sonrası iç sorunlarla karşılaşıyoruz. Bunlardan bazıları, rekabet, kişisel çekişmeler ve dedikodu kültürü. Bunlar örgüt içindeki kadın dayanışmasını onarılması zor şekilde bozuyor ve örgütün iyi olma halinin önünde engel oluşturuyor. Bu aşama üzerine sizleri düşünmeye davet ediyorum. Örgütün iyi olma halini sağlamak üzerine neler yapabiliriz? Yani örgütün içindeki düzeni, iletişim yapısını ve iş bölümünün iyi olması, inanç hedef ve politikaları belirlerken izlediğimiz yolların iyi olması, çatışmanın nasıl yönetileceği, değişimin nasıl gerçekleşeceği, örgütün nasıl öğreneceği gibi durumlarda iyi olmak[2] için ve son olarak değişen durumlara göre esnek ve stratejilerimizi güncelleyecek güçte olabilmek için.
Kendi içimizde ve örgütümüzde iyi olma hali olabildiğince sağlandığında hem ait olma hissimizi tekrar kazanacağız hem de mücadele stratejilerini geliştirmek konusunda daha iyi olacağız. Ancak bu iki aşamadaki iyi olma halini yapabildiğimizde değişen ve sertleşen iklime karşı yeni stratejiler kurabilmek ve yöntemlerimizi hedeflerimiz doğrultusunda yenileyebilme gücümüz olacak.
Bu 8 martı gelecek 8 martların ferah günlerine açılan kapı olarak karşılamak dileğiyle.. Dayanışmayla..
[1] Arka kapak tanıtımı, Bell hooks, Duygu Yoldaşlığı-Kadınların Sevgi Arayışı, bgst yayınları, 2020,
[2] Örgütsel Esenlik El Kitabı, Şiddetsizlik Eğitim ve Araştırma Derneği, Haziran 2022