Perşembe, Ekim 10, 2024

Kaya: Sadece soydan gelmekle Pir olunmaz

Date:

AABF İnanç Kurulu Başkanı Müslim Kaya: “Pir’lik hizmeti sıradan bir hizmet değildir. Bu yol kıldan ince, kılıçtan keskindir. Seyyid olsa dahi Pir’lik vasıflarını taşımayan kişi bu hizmeti yapamaz ve yaptırılmamalıdır. Pir makamına oturan bir kişinin öncelikle ikrarlı olması, her türlü vesveseden arınmış, rıza ile işi olmayan dürüstlüğü, doğruluğu, erdemliliği ilke edinmiş, toplumun sorunlarını yakından bilen, sorunları çözen toplumda huzuru ve barışı sağlayan bilgisi ile birikimi ile erdemliliğe ve kemalete sahip bir hâkim olması gerekmektedir…”

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı fuat-517x512.jpg

Röportaj:
Fuat ATEŞ

Muharrem Matemine yaklaştığımız şu günlerde Alevi toplumu olarak nasıl bir Muharrem Ayı bizi bekliyor? Cemevlerinde toplu oruç açımları olacak mı? Bu ibadeti Aleviler yerine getirirken sağlık güvenliği noktasında eski dönemlerden farklı uygulamalar olacak mı?

Kerbelayı anmak hakkı, hakikati anmak, haksızlığı, zalimliği mahkûm etmektir. Kerbelayı anmak, Kerbela’yı anlamakla anlamlı olur. İmam Hüseyin‘in davasını anlamak bugünkü Muaviye zihniyetine karşı o davayı savunmak olmalı. Ne diyor İmam Hüseyin, ‘Başım bedenimden ayrılsa da Bilesiniz ki kesilmiş başım Yezit’e biat etmemiştir’.

Asıl anlamamız gereken budur. Yezitler her devirde vardır, Hüseyinler de var olmuştur. Bugün günümüzün yezitlerine karşı hakkı, hukuku, adaleti savunuyor muyuz? Bugün insanlık huzur ve barış içinde yaşıyor mu? Bugün hala açlıktan insanlar ölüyor mu? Sebebi günümüz yezitlerinin doymak bilmeyen hırsıdır, kibridir. Bunlara karşı sesimiz çıkmıyorsa Kerbela’dan, İmam Hüseyin’in davasından bir şeyler öğrenmemişizdir. Matem ayı kutsaldır, yapılması gerekenler mutlaka yapılmalıdır tabii ki şartlar dâhilinde…

Yukarıda söylediklerimi buraya da eklemek zorundayım. Pandemi nedeni ile zor bir süreçten geçiyoruz. İnsan sağlığı bizim için ön plandadır. Sağlık kurumları tarafından belirlenen kurallar önemle dikkate alınarak, cemevlerimizde eğer şartlar uygun ise(!) çerağ uyarılıp ağız mührü açılmalı, muhabbetler yapılmalıdır. Eğer şartlar uygun değilse her canımız kendi hanesinde ailesi ile birlikte niyetini açmalıdır. İllaki cemevinde olsun diye bir mecburiyet yoktur. Bu konuda cemevi yöneticilerimiz ve İnanç hizmeti yürüten canlarımız duruma göre bir karar vermelidirler. Hakka varmak için ibadet bir araçtır. İnsan varsa ibadet vardır. Beden hakkın binasıdır korunması gerekir. Kerbela’yı anmak, yeni Kerbelaların yaşanmaması için mücadele etmek insanım diyen herkesin vicdan borcudur.

Türkiye’de Alevi Ocakzadeler Meclisi adı altında bir oluşum ortaya çıktı. Ve ilk olarak yaptıkları açıklamalarda Avrupa’daki Alevi hareketini hedef alan bir anlayışı tercih ettiler. Türkiye orijinli kurulan bu yeni kurumları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son dönemlerde Alevi /Bektaşi ismi altında birçok kuruluş ortaya çıktı. Yeni yeni dernekler, vakıflar, meclisler v.b… Öncelikle şunu belirtmeliyim; Türkiye’de yeteri kadar dernek, vakıf, cemevi, federasyon, konfederasyon var. Benim için önemli olan Alevilerin birliği beraberliğidir. Onlarca kuruluşun bu birliğe ne derece katkısı olur iyice düşünmek lazım. Yıllardır faaliyette bulunan bu kurumların eksiği, noksanı, eleştirilmesi gereken noktaları var mıdır? Elbette ki vardır, eksikler noksanlıklar kurum içinde tartışılmalıdır. Bu yolda olmuşsa bir eksiklik, noksanlık açılan meydanda sorunlar gündeme alınmış çözülmüştür.

AABF İnanç Kurulu Başkanı Müslim Kaya

Bazı kesimlerin Veliyyetin Efendiye karşı kullandıkları dil Alevi adabının çok uzağındadır

Şimdilerde ayni kurumlar içinde kurucu olanlar, yıllarca beraber hizmet yürütenler ufak bir sorunda hemen üç-beş kişi yan yana gelip yeni bir oluşum oluşturmaktadır. Etnik köken, siyasi düşünce, çıkar ve asimilasyon amaçlı kurulan sözde Alevi kurumları var.(Kapatılan Fetö dernekleri buna örnektir)

Alevilerin yasal haklarını almak, ülkenin demokratikleşmesine katkı sunmak, sorunların üstesinden gelmek öncelikle ayrışmayı değil birlikteliği gerektirir. Avrupa’da yaşayan Alevilerin Alevi hakları için verdikleri mücadele, kazandıkları haklar takdire şayandır. Ayrıca Türkiye’deki ve dünyadaki bütün Alevilerin Hak mücadelesine verdiği destekte ortadadır. AABF büyük bir kuruluştur kişilerin söylemleri kurumu bağlamaz. Hiç bir kurumda her şey dört dörtlük olarak yürümez, icraat yapanın eksiklileri, hataları olabilir, eksiklerimizden öğrenerek devam ediyoruz. İnançsal anlamda bizleri eleştiriyorlar, (istisnalar her yerde vardır, bütünü belirlemez) Bu tür eleştirilerin doğruluk payı yoktur. Bütün cemevlerimizde sembollerimizin hepsi mevcuttur. Çerağımız Hak-Muhammet-Ali diye uyarılır, bütün kutsal günlerimizde erkânlarımız yapılır. Bu eleştirileri bizlere yöneltenler dönüp de kendilerine ve bir baksalar iyi olur. Hacı Bektaş Veli Dergahı Aleviler için bir tarihtir. Dergâh Postnişini Veliyyetin Efendi Aleviler tarafından bilinen sevilen, saygı duyulan bir kişiliktir. Bazı kesimlerin Veliyyetin Efendiye karşı kullandıkları dil Alevi adabının çok uzağındadır. Yapılan hakaretleri kesinlikle reddediyorum.

Alevilikte ikrar ocaklar üzerinden yürür…

Alevi toplumunun kırsal bölgelerden büyük şehirlere göçü ve akabinde yaşanan şehirleşme sürecinde Ocak Sistemi’nin sekteye uğradığı yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle son 50 yıldır adeta bir buhranda olan Ocak Sistemi dışında yeni bir model gündeme gelebilir mi? Büyükşehirlerde kurulan Alevi Kültür Merkezleri üzerinden inanç alanında yeni bir yapılanma mümkün olabilir mi?

Ocak sosyal bir yapıdır, yalnız Pir, Mürşit değildir. Talip topluluğu da Ocağa dâhildir. Günümüz diliyle söyleyecek olursak Alevi örgütlenmesinde ocak kaynaktır. Organize, ocaklar etrafında olmuştur. Ocakların örgütlenme sistemi kavranmadan, Aleviliğin geleneksel yapılanmasının anlaşılabilmesi zordur. Tarihsel süreç içinde yaşanan katliamlar, baskılar, yok etmelere rağmen Aleviliğin bugünlere gelmesinde Ocak örgütlenmelerinin çok önemli katkıları vardır.

 İkrar temelinde birlik ve beraberliğini pekiştiren bir yapı olan Alevilikte ikrar ocaklar üzerinden yürür. Ocak sistemi hiyerarşik bir yapıdır. Talip Pir’e, Pir Mürşide, Mürşit ocağa ve son olarak hepsi yola (El ele el Hakka) taliptir. Yol Hakkadır, Muhammet Ali yoludur yani Muhammet Ali‘ye taliptir. Kadı yüzü görmemiş bir toplumda sorgu, yargı, hak, hukuk ocak topluluğu içinde erkân meydanına taşınmış sorunlar çözülmüş toplumsal barış sağlanmıştı.

Köyden kente göç olgusu birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Özellikle Pir Talip ilişkisinde yaşanan kopukluk, ocak sistemine de yansımıştır. Şehirleşme ile beraber köylerde mümkün olanın şehir şartlarında yer bulamaması, ocak sistemini de birçok konuda işlevsiz hale getirmiştir. Ocak ile Pir, Pir ile talip ilişkilerinde olan bu kopukluk sorgu, yargı, görgü, ikrar, rızalık, düşkünlük gibi temel kuralların istisnalar dışında sadece kavram olarak kalmasının da temel nedenidir.

Ocakların canlandırılması için yapılan çalışmalar desteklenip katkı sunulmalıdır. Öncelikle her ocak kendi bünyesinde bir yapılandırmaya gitmeli günümüz şartlarına cevap verecek şekilde yeniden işlevsel bir hale getirilmeli, ocakların bir eğitim, ilim yuvası olması sağlanmalıdır. Günümüz şartlarına ve geleceğe cevap verebilecek bir yapılanma birçok konuda gerekmektedir. Ocak sisteminin canlandırılması ile bu sorunlarda çözüme kavuşacaktır. Ocaklar Hak, Muhammet, Ali yol süreğinde ikrarın, itikatın, ilmin, irfanın merkezi olagelmiştir. Ocak bünyesinde ikrar bağı vardır, sorgu, yargı vardır. Alevi kültür merkezleri (Dernekler) üzerinden oluşacak bir yapı ocağın kutsallığından uzak ve ocak olgusunu tamamen ortadan kaldıracaktır. Böylesi bir girişim kimi çevrelerin ocaklara karşı yürüttükleri itibarsızlaştırma kampanyasına destek sunmak olur.

Pir’lik hizmeti sıradan bir hizmet değildir…

Ocak sisteminin etkili olduğu dönemlerde dedeler kendilerinden sonra görevi alacak çocuğunun inançsal eğitimiyle özel olarak ilgilenirlerdi ve çocuklarının içinden sadece birine ‘el’ verilirdi. Fakat günümüzde dede/ana olmak için soydan gelmek yeterli olarak görülüyor. Bu durumu konuyla ilgili sıkıntılı noktalardan biri olarak sayabilir miyiz?

Bir gerçeği dile getirmek zorundayım. Alevilerde inanç hizmeti yürüten Pir’ler, Mürşit’ler kendileri Seyittir. Talip toplumu da bunu kabul etmiş Ali evladına ikrar verip talip olmuştur. Talip Ali evladı (Seyyid) olmayanı postta oturtmamış talip olmamıştır. Ve bu görev babadan oğula geçerek devam etmiştir. Alevi toplumu ikrar toplumudur. Bu ikrar ve bağlılık sayesinde inanç hizmeti yürüten Pir’lerin saygınlıkları, yol’un kuralları, Pir’lerin yaptırım güçleri sosyal düzenini sağlamada önemli bir etken olmuştur.

Pir’lik hizmeti sıradan bir hizmet değildir. Bu yol kıldan ince, kılıçtan keskindir. Seyyid olsa dahi Pir’lik vasıflarını taşımayan kişi bu hizmeti yapamaz ve yaptırılmamalıdır. Pir makamına oturan bir kişinin öncelikle ikrarlı olması, her türlü vesveseden arınmış, rıza ile işi olmayan dürüstlüğü, doğruluğu, erdemliliği ilke edinmiş, toplumun sorunlarını yakından bilen, sorunları çözen toplumda huzuru ve barışı sağlayan bilgisi ile birikimi ile erdemliliğe ve kemalete sahip bir hâkim olması gerekmektedir.

Üç gülbenk ezberlemekle veya sadece soydan gelmekle Pir olunmaz. Ocakların işlevsel olduğu dönemlerde görevi devralabilme yeteneğine sahip olan kendi ocağında pişer, o makamı hak ettiğinde ocağından el alır, talibin kabulü ile makama otururdu. Günümüzde şartlar buna elverişli olmadığından bu konularda da birçok eksiklik bulunmaktadır. Yoluna hizmet için yola çıkmış pirlerimizin yanında, kurallara uymayan kendi çıkarları için yolu kullanan kişilerde mevcuttur. Zaten Alevi inancını içselleştirmiş bir kişi böylesi bir vebalin altına girmek istemez. Bu eksiklikleri gidermenin yolu da tekrardan ocakların yapılandırılması, talibe yol hizmeti yürütenlerin ocak merkezinden belirlenmesi gerekmektedir. Aksi yönde var olan karmaşa devam edecek, ahbap-çavuş ilişkileri, feodal ilişkiler veya yönetici kesimin istekleri doğrultusunda atanan, Pir’lik vasıflarına sahip olmayanların inancımıza verdikleri zararlar daha da büyük olacaktır.

Bu konu bir bütün Alevi toplumunu ilgilendiriyor. Çözümü için de yol hizmeti yürüten başta ocak mensupları ve talipleri, konuya katkısı olabilecek kişi ve kurumlarla ortaklaşa çalıştayların yapılarak ocak sistemine işlevsellik kazandırılması, günümüzde ve gelecek kuşaklara hizmet verecek Pir’lerin yetiştirilmesi konusunda nelerin yapılması gerektiğine dair kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı as250-362x512.jpg

BU RÖPORTAJIN TAMAMI ALEVİLERİN SESİ DERGİSİ’NİN 250.SAYISINDA YER ALIYOR.

RÖPORTAJIN DEVAMINDA YER ALAN AŞAĞIDAKİ SORULARIN CEVAPLARINI MERAK EDİYORSANIZ, DERGİMİZE
ABONE OLUN!

  • Türkiye’deki İnanç Kurumları ile ilgili ortak çalışmalarınız olacak mı? Olacaksa hangi alanlara öncelikli vermeyi planlıyorsunuz?
  • Alevilerin şehirleşmesi sürecinde sekte uğrayan kurumlardan biri de ‘Müsahiplik’… Bu kurumun yeniden canlandırılmasına yönelik çalışmalarınız olacak mı?
  • Alevilik konusunda çalışma yürütenler arasında –birkaç ismi tenzih ediyorum- maalesef ‘Alisiz Alevi’ suçlamalarına karşısında ‘İslamcı Alevi’ ithamlarının eşlik ettiği iki kutuplu kısır bir tartışma hattına sahip. Bu uçların buluşabilecekleri bir orta nokta var mıdır? Sizce hangi düşünce düzleminde bir araya gelinmesi gerekiyor?
  • ‘Aleviler ve Asimilasyon’ başlığı tartışıldığında bir tehlike unsuru olarak Şiilik vurgusunun daha sık dile getirildiğine şahit oluyoruz. AABF İnanç Kurulu Başkanı olarak Alevilerin asimilasyonu konusunda Şiiliği bir tehlike olarak görüyor musunuz?
  • Son dönemlerde özellikle sosyal medya üzerinden ‘Haysiyet Cellâtlığı’ olarak tanımlanabilecek bazı paylaşımlara şahit oluyoruz. Zaman zaman İnanç Kurulunun da hedef alındığı bu paylaşımlarla ilgili neler söylemek istersiniz?

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Şükrü Aslan: Madımak: hafıza, sorular ve ödevler

Geçtiğimiz pazar günü Almanya’nın Köln şehrinde, Madımak Katliamı Hafıza...

Yayın Kurulu Üyemiz, YOLarkadaşımız, Dostumuz Turan Eser Hakk-a Yürüdü

Dergimiz Alevilerin Sesi’nin yayın kurulu üyesi Turan Eser, Hakk-a...

Haldun Açıksözlü: 2 Temmuz 1993’den Bugüne Kalanlar; “Çok Kötü Bir Şey Oldu”

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır. Kanayan bir...

Ayşe Gürocak: Tarihe not düşüldü

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır. Madımak deyince...

Alevilerin Sesi dergisine abone olmak ister misiniz?