Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Munzur Gözeleri’nde yapılmak istenen peyzaj projesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, Munzur Gözelerinin, Alevilik açısından kutsal bir ziyaretgâh olduğuna dikkat çekerek, “Avrupa’da yașayan aleviler olarak geldiĝimiz topraklardaki köklerimize, kutsal mekanlarımıza ziyaretlerimize çakılan her çiviyi ruhumuzda hissetmekteyiz. Bilindiĝi üzere Alevilerin önemli kutsal mekanlarından biri olan Munzur Gözeleri uygulamasına geçilen bir peyzaj projesi ile bambașka bir șekle büründürülmek istenmekte ve görünen o ki daha șimdiden Aleviler kendi kutsal mekanına polis kontrolünden geçmeden özgürce girememekteler” denildi.
Mesire alanı olarak kullanılması
inancımıza yapılan bir saygısızlıktır
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu tarafından yapılan açıklamada, “Sadece yakın geçmișe baktıĝımızda bile Pirler ve Dervișler Topraĝı dediĝimiz bu kutsal topraklara yapılan sayısızca saldırı olduĝunu görmekteyiz. Gerçekleștirilen doĝa talanlarının yanısıra, onca mahkeme kararına raĝmen uzun dönem diretilen ve kimi ziyaretleri sular altında bırakan baraj yapımları olsun, kimi ziyaretlerin hemen yanı bașına açılan taș ve maden ocakları olsun, Dersim’in kutsallarından olan bezuvarların resmi müsade ile avlanmaları olsun, bunların hepsi Dersim’in dönüștürülerek yok edilmesi anlamına gelmektedir. Șimdi ise gerçekleștirilmek istenen bu projenin ‘mesire alan düzenlemesi’ olarak uygulanması dahi inancımıza yapılan çok büyük bir saygısızlıktır. Munzur Gözeleri bir piknik veya eĝlence yeri deĝil, bizim kutsalımızdır, ziyaretgahımızdır” ifadelerine yer verilen açıklamanın davamında, şunlar dile getirildi:
“Doĝal sit alanı olarak yasal bir statüye sahip olan Munzur Gözeleri’nin kutsal bir mekan olmasının yanısıra kültürel miras olarak kalması gerektiĝinden dolayı da böyle bir projenin gerçekleștirilmesi hukuksal olarak bașka yönlerden de yanlıștır. Öte yandan Munzur Gözeleri Ziyaretgah’ına gelen bazı kișilerin kutsal bir mekanda bulunulduĝu bilinciyle ve çevre dostu bir bilinçle hareket etmedikleri ve bunun da son dönemde sorunlara neden olduĝu bir gerçektir. Ancak bu sorunlar Alevi temsilcilerin kendi aralarında aldıkları kararlarla halkın vicdanını incitmeden çözülmelidir. Aksi halde yapılan bu hamlelerin Dersim Soykırımı öncesinde medeniyet getirme kılıfı ile yapılan yollar gibi soykırımdan geri kalan kültürel köklere yapıldıĝı așikardır. Alevilere yapılacak hizmet bașkalarının bizlere yol çizmesiyle, ölçü göstermesiyle deĝil, inancımızı kendi dilediĝimiz gibi yașamamıza kimsenin engel olmaması ile mümkündür.”