Salı, Aralık 10, 2024

Diplomasız kabadayı

Date:

Üniversite diploması bile yok. Ancak muhalif üniversite öğrencilerini “terörist” olmakla suçluyor ve “Onlara okuma hakkını vermeyeceğiz” diyor. Kasımpaşa kabadayısı Erdoğan’ın geldiği nokta bu.

Burhan Ekinci

Türkiye, tarihinde hiç böyle bir cumhurbaşkanına tanıklık etmedi. Sözüm ona cumhurun reisi ama cumhuru yani halkı taktığı yok, ülkenin tek adamı. İstediği her şeyi yaptırıyor. Yeri geldiğinde başkomutan, hakim, savcı, polis, sağlıkçı oluyor, yeri geldiğinde ekonomist, tarihçi hatta filozof bile olabiliyor. Her telden çalmasını iyi biliyor. En büyük başarısı, Türkiye’deki milliyetçi kesimi istediği gibi yönlendirme, ülkeyi kutuplaştırma, kendinden olmayanı, eleştirenleri, barışı savunanları korkutma, sindirme.

Bahsettiğim kişi Türkiye Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin genel başkanı Tayyip Erdoğan’dan başkası değil.

Son yıllarda, milliyetçileri etkilemek için ülkücülerden daha ülkücü. Muhalif her kesime karşı bulduğu etiket, “vatan haini”, “terörist”, “işbirlikçi”, “ihanetçi”.

Bu suçlamaları çok rahat yöneltebildiği gibi yargılama yetkisini kendinde buluyor, talimat yağdırarak, savcılara, yargıçlara da pek iş bırakmıyor.

Tüm bunları yaparken Kasımpaşa kabadayılığını iyi kullanıyor. Anayasa’yı, yasaları hiçe sayıyor. Zaten oturduğu Cumhurbaşkanlığı makamına da yasaları çiğneyerek oturmuştu. Türk yasalarına göre, cumhurbaşkanı olabilmek için üniversite mezunu olup diploma sahibi olma zorunluluğu var. Ancak Erdoğan’ın bir üniversite mezunu olduğuna dair kimse diplomasını görmedi. Zaten yok. Olsaydı bu konu tartışmaya bile açılmazdı.

Kasımpaşa kabadayısının diploması yok ama bin bir zorluklarla üniversite diploması sahibi olan, sağlıkçıları, öğretmenleri, memurları “sakıncalı” ilan ederek, KHK’larla ihraç edebiliyor.

Yetmiyor. Savaşa karşı çıkan, barışı isteyenleri polisle, yargıyla korkutuyor. Bu da yetmiyor. Bu kez muhalif üniversite öğrencilerinin eğitim hakkını elinden almaya çalışıyor.

İstanbul’daki Boğaziçi Üniversitesi’nde 19 Mart’ta bir grup Türk, İslamcı grup, stant açtı, Afrin’deki çatışmalarda ölen askerler için lokum dağıtmak istedi. Sol ve muhalif görüşlü bir grup öğrenci de bu durumu protesto etti ve olaylar çıktı. Elbette muhalif öğrencilerden bazıları gözaltına alındı.

Tartışmalar devam ederken, anlaşılan o ki Erdoğan konudan birkaç gün sonra haberdar oldu. 24 Mart’da partisi AKP’nin Samsun il kongresindeki konuşmasında, önce Afrin’e değindi, demagoji yaptı ve gençlere “Gerekirse siz gidersiniz arkanızdan ben gelirim” diye seslendi. Kastettiği Suriye’nin Kürt bölgesinde savaş. Gençleri okumaya değil, doğrudan savaşa teşvik ediyor. Salondaki AKP’li gençler de kendinden geçercesine alkışlıyor.

Salonda artık Cumhurbaşkanı yok. Tek bir adam var. O da Kasımpaşa kabadayısı. Gürledikçe gürlüyor. Herkesi suçlamaya başlıyor. Konuyu, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaya getiriyor ve şöyle diyor: “Bu gençlik orada (Boğaziçi Üniversitesi) lokum dağıtırken o komünist, vatan haini gençler onların masalarını dağıtmaya yelteniyorlar. Bunlar terörist gençler…Onların eşgallerini belirleyeceğiz. Bu üniversitede okuma hakkını vermeyeceğiz.”

Türk Anayasası’na göre, eğitim hakkı güvence altında. Bir zatın kabadayı çıkışlarıyla kimsenin eğitim hakkı elinden alınamaz. Ancak Erdoğan’ın zaten çoktandır Anayasa’yı taktığı yok. Erdoğan’ın talimatına karşı çıkacak cesur bir rektör ya da dekan da bulunmuyor. Diktatör oldukça asabi, öfkeli ve sinirli. Herkes korkuyor, kimse sesini çıkarmıyor. Ana muhalefet partisi CHP kötü muhalefetiyle Erdoğan’ın gücüne güç katması için bulunmaz bir nimet. Baskıyı yaşayan ise, Kürtler, solcular, sosyalistler ve muhalifler oluyor.

Bu kesimler “terörist”, “vatan haini” olurken, AKP/Erdoğancılar ise vatansever. Ancak tarih, ülkeyi kutuplaştıran, başka ülkenin topraklarını, Kürtlerin kentini (Afrin) işgal eden ve yağmacı, kafa kesici, IŞİDçi, cihatçı çetelerle işbirliği yapanlara tanıktır.

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Zini Gediği’nde katledilen Aleviler Erzincan’ın Kılıçkaya köyünde anıldı.

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 288. sayısında yayınlanmıştır. Zini Gediği’nde...

Ağa Akgüç: Zini Gediği

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 288. sayısında yayınlanmıştır. Zini ismini...

Cemal Taş: “Dersim’38 İkinci Kerbela”

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 288. sayısında yayınlanmıştır. 1935-1953 yıllarını...

Prof. Dr. Kemal İnal: Diyelim Almanya’da Bir Alevisiniz!

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 288. sayısında yayınlanmıştır. Almanya'da verilen...

Alevilerin Sesi dergisine abone olmak ister misiniz?