Pazartesi, Eylül 16, 2024

Ozan Çavdar: Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Sözlü Tarih Çalışmaları

Date:

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır.

AABK’nun Madımak’ın 30. Yılı için yaptığı çalışma kapsamında sözlü tarih görüşmelerine 2022 yılının 1 Haziran günü Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nda başladık. Hem 2 Temmuz’un yaklaşmış olması hem de görüşmelerin gerektirdiği teknik düzenlemelerin farklı zamanlarda kolaylıkla tekrar yapılamamasının kısıtladığı bir takvim doğrultusunda, bir ay civarı gibi bir sürede elimizden geldiğince çok fazla sayıda görüşme yaparak -kimi günlerde üç tane- sözlü tarih çalışmasının ilk etabını -eylülde devam etmek üzere- tamamladık; arada kalan süreçte Anadolu’nun farklı yerlerindeki -Sivas, Balıkesir gibi- aile yakınlarıyla da tekil görüşmeler yaptık. Sözlü tarih kapsamındaki tüm bu görüşmelerde, önceliği Sivas’ta yitirdiğimiz 33 canımızın ailelerine vermek üzere, katliama tanık olan gazetecilerle, bürokratlarla, dernek yöneticileriyle, o gün Sivas’ta bulunan ve sürece tanık olan farklı mesleklerden insanlarla, davaya müdahil olan avukatlarla görüşmeler yaptık; -röportajları da dahil ettiğimizde- toplam 130 kişi ile yapılan tüm görüşmeler kayıt altına alındı. Bu süreç boyunca, katliama tanıklık eden, konuşmayı kabul eden, konuşmak isteyen hiç kimseyi gözden kaçırmamaya gayret ettik; görüşmeler sürdükçe listemizi tekrar tekrar gözden geçirdik. Bu kapsamlı çalışmanın, Hafıza Merkezi’nin, sözlü tarih görüşmelerini temel alan diğer kısımlarının, sözlü tarih ayağına gösterdiğimiz bu özeni yansıttığını düşünüyoruz.

Sözlü tarih görüşmelerinin öncesinde -Şükrü Aslan, Kelime Ata ve kısa süre birlikte çalıştığımız Hakan Koçak’tan oluşan- sözlü tarih ekibi ile kabul ettiğimiz ilkelerden birisi, öncelikle, görüştüğümüz kişilerin anlattıklarını hiç müdahale etmeden, kesmeden dinlemek yönündeydi. Bu ilkeyi zaman zaman, teknik zorunlulukların getirdiği kesintiler ya da çalışmanın diğer ayaklarının gereklilikleri doğrultusunda esnettik; sanal müzenin ihtiyaç duyduğu bilgiler için çok daha ayrıntılı sorular sorduk. Sözlü tarih görüşmeleri, Hafıza Merkezi’nin diğer kısımları için bir kaynak işlevi göreceği için böyle bir esneklik kaçınılmazdı. Fakat görüştüğümüz kişilerin travma yaşayan insanlar olduklarını her zaman göz önünde tuttuk; travmanın bellek üzerindeki bozucu etkilerini her zaman dikkate aldık. Çoğunlukla aksi düşünülse de hafızamız, anılarımız bireysel tarihimiz süresince pek çok kez yeniden inşa edilir; sabit bir yapı olarak kendisini koruyamaz. Hafızanın bu özelliği, travmatik olaylar söz konusu olduğunda daha da keskinleşir. Olayların kimi yönleri daha net hatırlanırken kimi yönleri daha yoğun bir biçimde bastırılır. Anıların -ya da sadece belirli yönlerinin- bastırılması, travmatik olaylar karşısında kendimizi koruma mekanizmamızın bir parçasıdır. Bu nedenle, travmatik deneyimler yaşamış insanlarla yapılacak görüşmeler, üstelik de kayıt cihazlarıyla yapılıyorsa, çok daha büyük bir titizlik ve hassasiyet gerektirir. Biz de sözlü tarih görüşmelerini yürütürken, travmatik belleğin bu yönü ile Hafıza Merkezi’nin diğer bileşenlerinin gerektirdiği bilgileri edinmek arasında bir denge tutturmaya çalıştık.

Sözlü tarih görüşmeleriyle bizler de, katliamı farklı perspektiflerden görebilmemizin yanında, kaybettiğimiz 33 canı çok daha yakından tanıyarak anlamaya çalıştık. Bu görüşmeler aracılığıyla, katliamın vahametini daha derinden kavrarken, kaybettiğimiz canlarla kimleri yitirdiğimizi, ülkenin nasıl bir potansiyeli yitirdiğini de çok daha yakından gördük. 33 canımızın yakınlarının Sivas için yürüttüğü adalet mücadelesine, katliamı unutturmama iradesine bir kez daha tanıklık ettik. Bu çalışmanın, Sivas’ın bu yönlerden görülebilmesi için önemli bir katkı sağladığını, bundan sonra Sivas Katliamı üzerine söz söylemek, bilgi üretmek, Sivas’a dair kamusal bir tartışma yürütmek isteyen herkes için bir kerteriz noktası olacağına inanıyoruz.

Her zaman vurguladığımız gibi, katliamın yaşandığı eski Madımak Oteli’nin bir utanç müzesine dönüştürülmesi en güçlü taleplerimizden birisi. Çünkü tarihsel olayların, kendilerinden çıkarılabilecek derslere dair mesajlarının, ilgili mekânlarda çok daha etkili olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle Sivas Katliamı’nın yaşandığı mekânın bir müzeye dönüştürülmesi, bir ayrışmanın değil, eşit vatandaşlık temelinde birlikte yaşama isteğinin bir adımı olacaktır. Şunu da vurgulamak gerekir ki, Madımak Hafıza Merkezi, Madımak’ın müze yapılması talebinden vazgeçilmeksizin, 2 Temmuz 1993 günü yaşananların dijital iletişim ortamının gereklerine uygun bir biçimde bütün dünya ile paylaşılmasını sağlayacak, bu talebin daha güçlü bir biçimde yükseltilmesi için de bir işlev görecektir. Yukarıda da vurgulandığı gibi, Madımak’ın müze yapılması son derece haklı ve yerinde bir talep olsa da, Madımak Hafıza Merkezi’nin etkisinin, etkisi yerelde kalabilecek bir müzeden çok daha fazla potansiyel taşıdığını söylemek iddiali olmayacaktır. Bunun yanında Hafıza Merkezi’nin, Türkiye tarihindeki benzer katliamların görünür kılınması açısından da bir model işlevi göreceğini düşünüyoruz.

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Haldun Açıksözlü: 2 Temmuz 1993’den Bugüne Kalanlar; “Çok Kötü Bir Şey Oldu”

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır. Kanayan bir...

Ayşe Gürocak: Tarihe not düşüldü

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır. Madımak deyince...

Cevat Üstün: Madımak Hafıza Merkezi Sözlü Tarih Görüşmesi: Ne Hissettim, Tanıklığı Anlatmak Nasıldı?

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır. Madımak Hafıza...

Burhanettin Kaya: Artık Hiç Bir Şey Eskisi Gibi Olmayacak!

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 287. sayısında yayınlanmıştır. Ne zaman...

Alevilerin Sesi dergisine abone olmak ister misiniz?