Bu röportaj Alevilerin Sesi dergisinin 293. sayısında yayınlanmıştır.
Annem evlatsız, yeğenlerim babasız ve ben de kardeşsiz kaldım, artık hiç bir erkek kardeşim yok. Benim kardeşlerim Esat’ın askerleri değildi biri öğretmen biride iş insanıydı, biz kimseye bir kötülük etmedik.
Elif Tabak: Sizi tanıyabilir miyiz? Biraz kendinizden bize bahseder misiniz?
Yasmin Merhej: Benim adım Yasmin, ben Suriye’nin Janleh şehrinde 1993 yılında dünyaya geldim. Çok güzel bir ailede ve harika bir anne ve babanın 7 çocuğundan biriyim. Yüksek öğrenimimi bitirdikten sonra 7 yıl matematik öğretmenliği yaptım. Daha sonra Londra’ya yerleştim ve şu anda güzellik uzmanı olarak çalışıyorum. İki dil konuşuyorum: Arapça ve İngilizce.
Elif Tabak: Suriye’de Alevi inancınızdan dolayı nasıl sorunlar yaşıyordunuz? Diğer inançtaki topluluklarla sorun yaşıyor muydunuz?
Yasmin Merhej: Bizler Suriye’de birçok farklı inançla iç içe yaşayan Aleviler olarak çok sorun yaşamıyorduk, özellikle üniversite yıllarımda her inançtan arkadaşlarım oldu. Ama biz daha çok kendi çevremizle iç içe yaşayan, eğitime-öğretime önem veren, mal mülkten çok toplumsal huzura değer veren ve diğer inançtaki insanlarla iyi ilişkiler içinde olan bir toplumuz. Tabii ki zaman zaman sorunlar yaşıyorduk. Fakat ne zaman ki HTŞ yönetimi ele geçirdi, bizim toplum birçok tacizle karşı karşıya kaldı. Örneğin, Alevi toplumu olarak bizler modern giyiniriz, işte bu onları rahatsız ediyordu. Daha önceleri bize nefretle bakanlar, artık bize hakaret etmeye başladılar. Sünnilerin doğuştan nefret dolu olduklarını biliyorduk. Bunun sebebinin İbn Teymiyye’nin Müslüman olmayanların öldürülmesinin onlara cennete gitmeyi garanti ettiğini söyleyen fetvaları olduğunu biliyoruz. Çocukluktan itibaren bize karşı bunların beyinlerini yıkayanlar da cami şeyhleridir.
Elif Tabak: 6 Mart’ta HTŞ’nin Arap Alevilerine karşı başlattığı katliamı nasıl duydunuz ve yakınlarınız katledildi mi?
Yasmin Merhej: 6 Mart hayatımın en kötü kabusuydu. En son ailemle görüştüğümde sokağa çıkma yasağı olduğunu, ailemin yoğun silah atışlarından dolayı uyuyamadıklarını, bazen kurşunların kendi camlarına isabet ettiğini söylediler. Sabah uyandığımda ilk işim ailemi aramak oldu. Onlarla konuşurken bağlantı koptu, daha sonra ailemden aldığım mesajlar sonsuzluğa veda ediyor gibiydi. “Bir daha sesimizi duyamayabilirsiniz, hakkınızı helal edin” diye mesaj bıraktılar. Kendimi adeta cehennem gibi bir kabusta olduğumu düşündüm.
O anda birden çocukluğumdan beri onlarla yaşadığım anılarım gözümün önüne geldi. Onlardan ayrılmak, tekrar buluşma hayallerim, anneme ve kardeşlerime aldığım hediyeleri ne yapacağımı, şimdi ben bu hediyeleri kime vereceğim düşüncesi yüreğimi parçaladı. Tüm âlemi kaybettiğimi düşünmek bana dayanılmaz acılar yaşattı. 3 gün 3 gece onlardan hiç haber alamadım.
Ama şükürler olsun ki dağlara kaçmayı başardılar. Ancak o güzel aile parçalandı ve birbirinden ayrılmak zorunda kaldılar, çok zorluklar çektiler. Giysileri, ayakkabıları, telefonları ya da başka hiçbir şeyleri olmadan kaçtılar. Dağlardaki ormanlarda koşmaya devam ettiler, ta ki onları karşılayan ve benimle iletişim kurmalarına yardımcı olan bazı dost aileler bulana kadar.
Elif Tabak: Diasporada yaşayan Suriyeli Arap Alevileri olarak toplumsal dayanışma adına bir çağrınız var mı?
Yasmin Merhej: Bizler sade yaşayan bir toplumuz, mal mülke çok önem vermemişiz. Gerek Suriye’de gerekse başka ülkelerde bizleri temsil eden bir kurum ve kuruluşumuz yok. Esad’ın Alevi olması hiçbir zaman bizim için bir avantaj olmadı. Onun ülkeyi terk etmesiyle bizlere “Esad artıkları” olarak görüp bizleri katlettiler. Bizler Esad artıkları değiliz, o ülkenin kadim vatandaşlarıyız.
Herkesi Alevilere sahip çıkmaya ve Arap Alevilere karşı yapılan katliamı durdurmaya çağırıyor ve rica ediyorum.