Perşembe, Mart 28, 2024

Hakka olan inancımı hep var ettim…

Date:

İnsanı her şeyin merkezine koymasından, adabından, erkânından, terbiyesinden, kültüründen dolayı Alevi olmasaydım dahi sempati duyardım. Aleviliği kendime çok yakın buluyorum hayatımda beni en çok kapsayan bir şey varsa sosyalizmin hümanizması yani dünyadaki bütün ezilenlerin haksızlığa uğrayanların bütün mağdurların daha eşitlikçi bir dünyada yaşamasına inanıyorum. Yaratılanı severim yaratandan ötürü felsefesinden de yola çıkarak, insandan Enel Hakka giderek, doğada her şeyin tarifsiz bir dengede var olduğuna, bütün bu dengelerin sahibinin de Hak olduğuna inanıyorum. Hakka olan inancımı hep var ettim. Bunu bilinçle yaptım, ben Hakk’a bilinçle ulaştım.

RÖPORTAJ
Metin KAÇMAZ

Yusuf Hayaloğlu kimdir? Kendisini nasıl tanıtır?

Ben Tunceli Ovacık kökenliyim. Babam askerden sonra oradan ayrılmış Erzincan’ın Eğin’ine, Kemaliye’sine gelerek bağ bahçe işlerine çalışmaya gidiyormuş her sezon. Babamın işini beğenmişler, demişler ki burada kal, evin bakımı karşılığında otur bağ bahçede dutunu toplarsın. Babam askerden sonra gelmiş Eğin“e yerleşmiş ve biz beş kardeş Eğinde doğduk. Ben 11 yaşındayken çok çalışkan bir öğrenciydim ve Eğin kaymakamının girişimleriyle Erzincan“da parasız yatılı sınavına girdim. (şimdiki Anadolu Liselerine denk gelen okul) Parasız yatılı sınavını Türkiye ikincisi olarak kazanınca İstanbul“a gelerek Haydarpaşa lisesinde, orta ve liseyi parasız yatılı okudum, daha sonra Güzel sanatlar Akademisinde resim eğitimi aldım. Daha sonra Basının, matbaaların, kitapların merkezi olan Cağaloğlu’nda bir atölye açarak ressam olarak ekmek paramı kazanmaya başladım. O zaman sol yayınlarda çıkan dergilerin yayınların kapaklarını ben yapardım. Çeşitli ticari kitap kapakları da yapardım. 1986 yılından itibaren de Ahmet Kaya’nın kız kardeşimle evlenerek eniştem olmasından beri de kendisi ile müzik ve söz çalışmaları yaptık. 2000 yılında Ahmet ölünce o zamana kadar vitrine çıkmayan ben mecbur kaldım mikrofonu elime aldım ve eskiden Ahmet’in üzerinden sunduğum şiirlerimi kendim sunmaya başladım. İnsanlar beni ondan sonra ismen tanımaya başladılar. 2000 yılından beri de iki tane kaset bir tane kitap yayınladım. Geride daha birçok çalışmalarımız var onları da ileride yayınlamaya çalışacağız.

Yusuf Hayaloğlu Şarkıları Dinle, Yusuf Hayaloğlu Klipleri ...

Sizin şiirleriniz de bir isyan, karşı duruş var kime, niye?

Temelde yanlış bilinen bir şey vardır. Mesela insanlar beni başlık altına almaya çalışırlar. Kimisi Komünist, kimisi solcu, Alevi, Zaza, kimisi Kürt diyor. Ben bütün bu başlıkları çok önemseyen birisi değilim, iyi insan olmak başlığına çok önem veriyorum. Çünkü dünya var olalı beri savaş hep iyiler ve kötüler arasında olmuştur. Habil, Kabil“den başlayan iyilik kötülük savaşını bir sahne olarak görüyorum. Ben insanların etnik siyasi yapısına değil sadece insan olma karakterini taşıyor mu ona bakarım. İyi bir insan olmadı mı ne olursa olsun önemsemem. İşte bu pencereden bakınca kötülüğü reddeden, iyiliği alan bir yapım olmuştur.

Mesela benim Alevi’ye duyduğum sempatide kesinlikle anamın babamın ecdadımın Alevi olmasından kaynaklanmıyor. Tabii ki onun çocukluktan kalma bir etkisi vardır. Nedir çocukluğumdan kalan, babam Hz Ali’nin cenkleri, Bektaşiliğin içyüzü gibi çeşitli kitapları alırdı ve babamın okuma yazması olmadığı için babama onları ben okurdum, işte bunlar bilinçaltımda kalmış oluyor. Ben Alevi olmasaydım diyelim ki Cem Karaca gibi yine sempati duyardım ve Alevi olurdum yani. Çünkü Aleviliğe sempati duymam sadece kendi bilincim ve irademle oldu. Çünkü ben insan merkezli düşünen, sosyalizmin hümanizmasını benimseyen bir insanım. Öyle baktığımda da halk şiirinde ve tasavvufta Aleviliğin, Bektaşiliğin esas dayandığı öğenin insan merkezli bir felsefe olduğunu gördüğüm için Aleviliği bir felsefe olarak benimsiyorum.

İnsanı her şeyin merkezine koymasından, adabından, erkânından, terbiyesinden, kültüründen dolayı Alevi olmasaydım dahi sempati duyardım. Aleviliği kendime çok yakın buluyorum hayatımda beni en çok kapsayan bir şey varsa sosyalizmin hümanizması yani dünyadaki bütün ezilenlerin haksızlığa uğrayanların bütün mağdurların daha eşitlikçi bir dünyada yaşamasına inanıyorum. Yaratılanı severim yaratandan ötürü felsefesinden de yola çıkarak, insandan Enel Hakka giderek, doğada her şeyin tarifsiz bir dengede var olduğuna, bütün bu dengelerin sahibinin de Hak olduğuna inanıyorum. Hakka olan inancımı hep var ettim. Bunu bilinçle yaptım, ben Hakk’a bilinçle ulaştım.

Tabii ki benim kafamdaki Hak olgusu ile Erbakan’ın kafasındaki Allah olgusu aynı değildir. Benim ki daha farklı, daha içten daha mutasavvıf yaklaştığım için bütün soruların cevaplarını insanın kendisi içerisinde yarattığını ve insanı çok muktedir kıldığını söyleyebilirim. İnsan beyninin %20’si halen çalışır vaziyette. % 100’ü çalışır vaziyete geldiğinde evrende sır kalmayacak, çünkü insanda o güç vardır.

İnsan tanrının suretidir diye düşünüyorum. Zaten şair olduğum içinde Yunuslardan, Pir Sultanlardan esinlenen ve onlara çok hayran olan bir yanım var. Yani ben bilinçli bir Aleviyim. Bunun hiç bir propagandasını yapmam veyahut içerisinde illa kendimi kanıtlayım var edeyim diye bir derdimde yoktur. Her şeyin muhasebesini yaparak hareket ediyorum Zaten kimse bana bir şey demeden gidip Sivas’la ilgili şiir yazıyorum, kimse bir şey demeden bir türkü besteliyorum, kimseye bir şey kanıtlamadan Pir Sultan dostları diye bir kaset yaptım.

Yani sizin şiir geleneğinizde Alevi ozanlarının, felsefesinin etkisi var diyebilir miyiz?

Kesinlikle ben ezilenden altta kalmadan tutunamayandan, haksızlığa uğramıştan yanayım, yapım bu, genlerimde bu var benim. Bunun da kanımdan gelen bir şey olduğunu düşünüyorum. Mesela ben hayatta hiç korkmadım. Ne devletten, ne polisten, ne baskıdan, ne zulümden hiç bir şeyden korkmadım yani. Dolayısıyla hiç bir kimse beni ne bileyim dünya malıyla kandıramaz. Çocuklarına helal ekmek yedirmekle uğraşan bir insanım.

Alevi Örgütlenmelerine nasıl bakıyor?

Sanatın yozlaştığına dair görüşe nasıl yaklaşıyor?

Ahmet Kaya için neler söyledi?

Hepsi ve daha fazlası Alevilerin Sesi Dergisi’nin
250. sayısında hemen abone ol!

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Pınar Selek: Şiddetin içindeki erkeklik…

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. Toplu intihardan...

AAGB’nin Serenay Yılmaz Röportajı: “Anadolu’nun Gizli Yolu”

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. Avrupa Alevi...

Dersim Tertelesi’nin 87. yıl anması Köln Dom Kilisesi önünde yapılacak.

Dersim Tertelesi’nin başlangıcı kabul edilen ve “Tunceli Tenkil Harekatı“...

Necdet Saraç: Solun Krizi ve Almanya

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 284. sayısında yayınlanmıştır. Geçtiğimiz hafta...