Bu röportaj Alevilerin Sesi dergisinin 296. sayısında yayınlanmıştır.
Zini Gediği’nde katledilenler, 87. yılında Erzincan’ın Kılıçkaya (Surbahan) köyünde düzenlenen etkinliklerle anıldı. Katliamın yıldönümünde, aileler toplu mezarların açılması ve kimlik tespitlerinin yapılarak yakınlarının kendilerine teslim edilmesi talebini yineledi.
1938 Dêrsim Katliamı’nın devamında, Erzincan ve Dêrsim arasında bulunan Zini Gediği’nde 97 kişinin katledilmesinin üzerinden 87 yıl geçti. 2011 yılından bu yana her sene çeşitli anma programlarının düzenlendiği katliam bölgesinde, bu yıl da anma etkinlikleri gerçekleştirdi. Resmî kayıtlara “asayiş sorununa ilişkin bir olay” olarak geçen katliama karşı, yaşamını yitirenlerin yakınları yıllardır hem sorumluların yargılanması hem de katledilenlerin kimlik tespiti için hukuki mücadelelerini sürdürüyor.
Zini Gediği İnisiyatifi Sözcüsü Erdal Kılıçkaya, taleplerine ve bu yılki anma programlarına ilişkin olarak dergimize konuştu.

‘Atalarımızın mezarını istiyoruz’
Zini Gediği İnisiyatifi olarak acılarla yüzleşmek, hesaplaşmak ve iyileşmek adına yola çıktıklarını ve mücadelelerinin sürdüğünü belirten Erdal Kılıçkaya, “Biz artık atalarımızın kemiklerini, inancımızın gereğini yerine getirerek toprağa sırlamak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kılıçkaya devam eden hukuki sürece ilişkin şunları söyledi: “2011 yılında Erzincan İstinaf Mahkemesi’ne, katliam alanındaki kemiklerin tespit edilmesi talebiyle dava açtık. ‘Eğer bu kemikler bizim atalarımızın kemikleriyse, DNA testi yapılarak bize teslim edilmesini istiyoruz’ dedik. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı, 18 gün gibi kısa bir sürede ret yanıtı verdi. Bu kez Tunceli’deki üst mahkemeye başvurduk. Oradan da ret cevabı geldi. Biz de davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdık. Süreç hâlâ devam ediyor. Tüm ailelerin atalarına bir çiçek bırakabileceği, bir çerağ uyandırabileceği, mum yakabileceği bir mekân istiyoruz.”

‘Birliğimize yönelik saldırılar artıyor’
Kılıçkaya, anma etkinliklerinin zamanla kayıp yakınlarının aileleri tarafından daha çok sahiplendiğini vurgularken, bu birlikteliğe yönelik saldırıların da arttığını söyledi. Konuşmasına şöyle devam etti:
“Yaklaşık 15 yıldır düzenli olarak anma etkinlikleri yapıyoruz ve çeşitli zorluklarla karşılaştık. Bu süreçte kayıplarımız için iki anıt inşa ettik: Kılıçkaya köyüne Ateş Çemberi’ni, Zini Gediği’ne ise Zini Anma Mekânı’nı. Ancak iki anıtımız da yerle bir edildi. Zini Gediği’ndeki anıt, o insanların öldürülmesine tanıklık etmiş taşlardan yapılmıştı. Başka hiçbir madde kullanılmamıştı. Belki o taşlara katledilen atalarımızın çığlıkları, kanları, korkuları sinmişti. Ve bu anıtı da yıktılar. Kim yaptı, hâlâ bilmiyoruz. Başvurularımıza rağmen bir sonuç alamadık. Yetmedi, Erzincan Kılıçkaya köyüne yaptığımız Ateş Çemberi de dereye yuvarlandı.”

‘Hakkımızı istemekten vazgeçmeyeceğiz’
“Atalarımızın kemiklerine artık bir mezar yeri layık görmek istiyoruz.” diyen Kılıçkaya, 8 Ağustos’ta Erzincan’da düzenlenen anma programına dair şunları söyledi:
“Zaman, babasız, kocasız, sevgilisiz, kardeşsiz kalan mağdurların yarasını nasıl sarmadıysa, faillerin yaptığı caniliğin üzerini de örtemedi. Bu ağır travmadan hem mağdurlar olarak hem de bir devlet olarak kurtulmak zorundayız. Zini Kırımı’nı hatırlamak ve hatırlatmak; geçmişin acılarıyla yüzleşmek, iyileşmek, adalet duygusunu diri tutmak ve katledilen atalarımızın anısını yaşatmak için anma gerçekleştiriyoruz. Taleplerimiz konusunda ısrarcı olmaya devam edeceğiz. Duyarlı herkesi mücadelemize destek olmaya davet ediyoruz.”

Ne oldu?
8 Ağustos 1938’de, herhangi bir suç isnadı ve yargılama olmaksızın esnaf, öğrenci, köylü 97 kişi evlerinden alınarak Erzîngan ile Dêrsim sınırında yer alan 2700 rakımlı Zini Gediği’ne götürülüp topluca kurşuna dizildi. Katledilenlerin tamamı, Alevi köyleri olan Surbahan, Galolar, Magaçur, Brastik, Balibey ve Kismikör’de yaşıyordu. Kemiklerine ancak 1950 yılında, bölgedeki “yasak alan” kararının kaldırılmasıyla ulaşılabildi.
9 Eylül 2011 tarihinde, katliamda babasını kaybeden Canpolat Yakar, avukatı Cihan Söylemez aracılığıyla Erzincan Başsavcılığı’na “toplu mezarların açılması ve kemiklerin tespiti” talebiyle ilk başvuruyu yaptı. Ancak başvuru, “zamanaşımı” gerekçesiyle reddedildi. Bunun üzerine katliam, 2012 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındı.
2014 yılında Zini Gediği İnisiyatifi tarafından inşa edilen Zini Gediği Anma-Hatırlama Mekânı, “bilinmeyen kişilerce” yıkıldı. Hukuki süreç hâlâ devam ederken, katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları her yıl Zini Gediği İnisiyatifi öncülüğünde, siyasi partilerin katılımıyla anma etkinlikleri düzenleyerek katliamla yüzleşme çağrısı yapmaya devam ediyor.


