Perşembe, Mart 28, 2024

Dersim Soykırımı ve Aleviler

Date:

Her katliamda olduğu gibi Dersim’de soykırımı yaparken de yine o bilinen ‘vatanı, milleti, devleti koruma’ yalanının arkasına gizlendiler. Çocuklarımız, kadınlarımız, pirlerimizi ve onbinlerce masum canımızı kokuşmuş olan bu bayağı yalanlarını gerçekmiş gibi göstererek katlettiler.

Hasan Subaşı


Katliamcıların iddia ettikleri gibi Dersim’de devlete karşı isyan olarak görülebilecek düzeyde bir başkaldır olmamıştır. Zalimin zulmü Dersim’i kavururken insanlarımız kendilerin savunmanın dışında hiçbir şey yapmamışlardır. Gösterilen direnç mazlum ve savunmasız olan canlarımızın canına kastedip, namusuna el uzatanlardan hesap sormanın ötesinde bir şey değildir. İsyan dedikleri budur.


Dersim halkına hem inançsal hem de etnik kimliğinden vazgeçmesi ve teslim olması için zulüm yapıldı. Yeryüzündeki hiçbir halk böyle bir dayatmayı kabul etmez. İnancını, kimliğini, kültürünü, kişiliğini ve onurunu korumak için bedel ödemeyi göze alarak ölümüne direnir. Dersim halkının yaptığı da budur!


Dersim halkına böylesi bir iğrenç kimliksizleşmeyi ve dolayısıyla kişiliksizleşmeyi dayatan zalimler kadınlarımıza, kızlarımıza, gelinlerimize tecavüz etmekten de geri durmadılar. Gayri insanı ne varsa bunların hepsini Dersim halkına reva gördüler. Tecavüzcü canavarların eline düşmemek için binlerce genç kızımızın ve kadınımızın kendilerini Munzur’un coşkun akan sularına atarak intihar ettikleri ağıtlarımıza bile geçmiştir. Ağıtlarımızda ana sütü emen bebelerimizin son gülüşlerinin süngü uçlarında nasıl dona kaldığı da dile getirilmektedir. Dersim halkının insanlık dışı bu ahlaksızlıklara, baskı ve zulme karşı direnç göstermesi gayet doğaldır.


İhsan Sabrı Çağlayangil ” Hatıratım” adlı kitabında, Dersim’de yapılan zalimlikleri şu sözlerle dile getiriyor: ‘Ordu mağaralara iltica eden Dersimlileri fareler gibi zehirleyerek öldürdü.’ Bu gayri insanı zalimliklerin Hitler’in insanları gaz odalarına kapatarak katletmesinden ne farkı var? Özünde hiçbir farkı yoktur!

Seyit Rıza gerçekleri dile getirmekten idam sehpasında da vazgeçmedi!

”… Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin? Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. ” Kırk liram ve saatim var, oğluma verin dedi. Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimse yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. ” Evlad-ı Kerbelayız… Bi hatayız… Ayıptır… Zulümdür… Cinayettir…” dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam, rap rap yürüdü. Çingene’yi itip ipi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağıyla tekme vurdu, infazı gerçekleştirdi.” ( Kaynak: İhsan Sabrı Çağlayangil-Hatıratım Kitabı.) Seyit Rıza, ölümsüzlüğe doğru yolculuğa çıkarken yaptığı bu kısa konuşmada Dersim’de yaşananları çok net bir şekilde ortaya koyarak tarihe not düşmüştür.

Dersim Soykırım Yapan Zalimleri Savunmak Hiçbir Açıdan Alevilikle Bağdaşmaz!

Aleviler, Dersim halkını kıran zalimlere hiçbir şey adına hoşgörüyle bakmamalıdırlar. Kerbela’da, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas ve Gazi’de Alevileri katledenleri lanetleyip, ama söz konusu Dersim katliamı olduğunda suskun kalmak veya zalimlere hak vermek hiçbir açıdan Alevilikle bağdaşan bir tavır olmaz. Dersim’de kutsal ocaklarımız, ziyaretlerimiz yakılıp yıkılmıştır. Pirlerimiz idam edilerek, canlarımız zorla yerinden yurdundan koparılıp sürgüne göndertmiştir. Dersim halkına karşı vahşi bir soykırımı yapılmıştır. Bu gerçek artık her yönüyle ortaya çıkmıştır. Buna rağmen halen daha katliamcıları savunan Aleviler var.


Zalim düşman Alevilere karşı yalınızca kitlesel katliamlar yapmakla kalmadı. Gerçekleştirdiği onlarca toplu katliamın yanı sıra beyinlerimize ve yüreklerimize de yöneldi. Türklüğü, Kemalizimi ve laikliği ideolojik silah olarak kullanıp, bu asimilasyon silahıyla beyinlerimizde ve yüreklerimizde de bir katliam yaptı. Bu beyaz katliamla, Alevileri ideolojik olarak zehirledi. Bazı Alevi kesimlerinin Türklük, Atatürkçülük ve laiklik adına Dersim Katliamını savunmaları, kesinlikle bu asimilasyon katliamının ve ideolojik zehirlenmenin üründür. Onbinlerce canımız katleden zalimleri savunmanın bizce başka bir izahı yoktur, olamaz!

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Pınar Selek: Şiddetin içindeki erkeklik…

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. Toplu intihardan...

AAGB’nin Serenay Yılmaz Röportajı: “Anadolu’nun Gizli Yolu”

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 285. sayısında yayınlanmıştır. Avrupa Alevi...

Dersim Tertelesi’nin 87. yıl anması Köln Dom Kilisesi önünde yapılacak.

Dersim Tertelesi’nin başlangıcı kabul edilen ve “Tunceli Tenkil Harekatı“...

Necdet Saraç: Solun Krizi ve Almanya

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 284. sayısında yayınlanmıştır. Geçtiğimiz hafta...