Pazar, Mart 23, 2025

Hüseyin Mat: 35 Yıllık İkrar, 35 Yıllık Mücadele…

Date:

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 288. sayısında yayınlanmıştır.

Bireyselliğin, toplumsal mücadeleleri ciddi bir şekilde olumsuz etkilediği bir süreçten geçiyoruz. Buna rağmen kurulduğu günden bugüne, yarım yüzyıla yakın bir sürede hep büyüyerek, kendisini yenileyerek, çağın ihtiyaçlarına göre çalışma yöntemlerini belirleyerek, bulunduğumuz ülkede bizzat devlet tarafından kabul gören bir kurum olarak rotasını ileriye daha da ileriye taşıma kararlılığını, iradesini yaptığı çalışmalarla göstermiş olan AABF’mizin 35.yılını çoşkuyla kutluyor, selamlıyoruz.

AABF; 35 yıldır kendisine yönelik tüm saldırılara ve haksızlıklara karşı müthiş bir direniş sergiliyor ve ilkeleri doğrultusunda mücadelesini büyüterek kararlı bir şekilde yoluna devam ediyor. Özellikle 35 yıl önce bu mücadeleyi başlatan kurucu üyelerimiz başta olmak üzere, emek ve katkılarını esirgemeyen tüm Canlara içten teşekkür ediyoruz. Emek ve hizmetleri Hakikat kapısına yazılsın.

İnsanlık, özellikle son 15 yıldır çok ağır bedeller ödedi ve bu süreç maalesef tüm olumsuzluklarıyla devam ediyor. Ortadoğu savaşları, ardından Rusya-Ukrayna savaşı, pandemi, daha sonra yaşanan 6 Şubat depremi adeta nefes alamaz olduk. Bu olumsuzluklarla birlikte; göç, ölümler, yoksulluk, çaresizlik ve umutsuzluk gibi tahribatların yanı sıra artan milliyetçilik de özellikle kaygı verici bir duruma geldi. Dünyanın normalleşmesi ve insanlığın daha da ağır bedeller ödememesi için, duyarlı olan her bireyin ve toplumsal gücün, mücadeleyi ortaklaştırmaktan, çağın iletişim imkanlarını kullanarak yeni bir dille toplumu kucaklayarak bu karanlığı aydınlığa çevirmekten başka bir yol gözükmemektedir.

Avrupa, bu süreçte kendi payına düşeni fazlasıyla aldı ve almaya da devam ediyor. İngiltere ve Fransa’da yapılan son seçimlerde solun kazanması önemli bir gelişme olsa da, özellikle son dönemlerde Avrupa’da artan milliyetçilik korkunç bir hal aldı. Almanya’da AfD gibi faşist bir partinin her geçen gün oyunu arttırması, neredeyse ana muhalefet partisi durumuna gelmesi kaygı verici bir gelişmedir. Bu nedenle Almanya’da faaliyet yürüten göçmen sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, partilerin, sendikaların ve meslek odalarının bu konuya daha fazla zaman ayırması, gündeme taşıması, eylemler planlaması ve bu faşist dalganın püskürtülmesinde büyük bir çaba ortaya koyması kaçınılmaz bir sorumluluktur.

Türkiye açısından bakarsak, hem milliyetçilik hem de gericilik hızla ilerliyor. AKP ile birlikte Siyasal İslam’ın devlet hâline gelmesi ve milliyetçiliği de yedek oyuncu gibi yanında sürüklemesi durdurulamazsa, bunlar gibi düşünmeyen her kesimin Türkiye’de yaşaması imkansız hale gelir. Uygulamaya başlanan din derslerinin 4-6 yaş anaokullarına indirilmesi, müfredatta din dersi sayısının artması ve mecburi ders hâline getirilmesi, ÇEDES projesi ile her okula bir cami imamının atanması, Milli Eğitim Bakanlığı ile tarikat ve cemaatler arasında imzalanan projeler kapsamında iş birliğine gidilmesi, tam anlamıyla şeriata giden yolun taşlarının döşenmesidir. Burada toplumsal muhalefete çok ciddi görevler düşmektedir.

Türkiye ve Avrupa Alevi hareketi olarak bu bağlamda, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve demokratik cumhuriyet için özellikle son 5 yıldır mecliste, sokakta ve salonlarda organize ettiğimiz eylemlerimizle hem kendi taleplerimizi hem de Türkiye genelinde Türkiye halkları için taleplerimizi dile getirdik. Bundan sonra da korkmadan toplumsal muhalefeti cesaretlendirmek adına elimizden gelen her şeyi yapmaya ve mücadelemizi daha da büyütmeye devam edeceğiz. Sonuçta kazanan Türkiye halkları olacaktır.

2024 AABF’mizin 35. Kuruluş Yıldönümü…

Dünya Alevi Hareketinin gözbebeği olan, önemli başarılara ve kazanımlara imza atan kurumumuz, 2024 tarihinde 35. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Almanya’da yaşayan Alevileri temsil eden ve haklarının elde edilmesinde çalışmalarını istikrarlı bir şekilde yürüten AABF’miz, 35. yılında anayasal tüm haklarını elde ederek taçlanmıştır. 35. kuruluş yıldönümünde de kendine ve mücadelesine yakışır çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Bu kapsamda, 10 Aralık 2020 tarihinde NRW Eyaleti’nde elde ettiğimiz Kamu Tüzel Kişilik Statüsü’nden (Körperschaft des öffentlichen Rechts K.d.ö.R.) sonra, 20 Aralık 2022 tarihinde Berlin Eyaleti’nde de Kamu Tüzel Kişilik Statüsü’nü elde etmeyi başardık. Eyaletlerde elde ettiğimiz Hak Eşitliği Anlaşmalarımıza bir yenisini daha, 27 Kasım 2021 tarihinde Almanya’nın Schleswig-Holstein Eyaleti’nin başkenti Kiel’de imzaladığımız anlaşma ile ekledik. Bu kazanımlar, Alevilerin verdiği demokratik hak mücadelesinde birer milat teşkil etmektedir. Diğer eyaletlerde hem kamu tüzel kişilik statüsü hem de hak eşitliği anlaşmalarını elde etmek için çalışmalarımız aralıksız devam ediyor. Bundan sonra yapacağımız çalışmaların başında, elde ettiğimiz kazanımların içini doldurmak ve geleceğimize ciddi katkı sunacak vizyonları belirleyip hayata geçirmek olacaktır.

Belirleyeceğimiz vizyon ve hedeflerimize ulaşmamızda, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da her canımızın desteğine ihtiyaç duyduğumuzu özellikle belirtmek istiyoruz. Ayrıca, bu kazanımların elde edilmesinde çok ciddi bir altyapı çalışmalarının yanı sıra, hedeflerimize tek tek ulaşmamızda süreci göğüsleyecek ve yürütebilecek uygun yönetici kadrolarının olduğunu da unutmamak lazım. Umuyor ve temenni ediyoruz ki, bu istikrarlı ve kararlı çalışmalarımız aksatılmadan güçlenerek yoluna devam eder.

Bir kez daha, başta kurucu üyelerimiz olmak üzere, 35 yıl önce kurumumuzu kuran, tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen emek ve hizmetten kaçınmadan büyük fedakarlıklar gösteren tüm canlarımıza, Cemevlerimize, Ana/Dedelerimize, Kadınlarımıza, Gençlerimize ve Çocuklarımıza yürekten teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz. Hizmetleri Hakikat Kapısı’na yazılsın.

 AABF Digital Kütüphanesi

Kendi tarihini yazmak istiyorsan, önce unutmamalı, sonra da geleceğe tüm detaylarıyla ve doğru bir şekilde aktarmalısın. AABF olarak 35. yaşımıza ulaştık. Bugünlere gelmek kolay olmadı. Ne zorlukları, yoklukları, imkansızlıkları aşarak geldik bu noktalara. Büyük fedakarlıklar yapıldı, büyük bedeller ödendi. Tam 35 yıl önce, gece gündüz emek veren canlarımızın alın terleriyle harmanlanarak dünyanın en büyük ve en güçlü ailesini kurduk.

Bu süreçte birçok engelle karşılaştık ve her birini azim ve kararlılıkla aştık. Her zaman birbirimize destek olarak, inançla ve çalışkanlıkla ilerledik. Bugün geldiğimiz noktada, sadece bir aile değil, aynı zamanda bir örnek ve ilham kaynağı olduk. Başarılarımız, birlik ve beraberlik ruhunun bir yansımasıdır.

35 yıllık mücadele, birikim, tercüme, kazanımlar ve başarılarla dolu bu süreçte birçok kahramanımız ve beklentisiz cefakar canlarımız yer aldı. 35 yıllık bu mücadele ile tarihimize çok büyük değerler kattık.

Yeni kuşakların AABF’mizin kurulduğu ilk günden itibaren hangi aşamalardan geçtiğini, kimlerin emek verdiğini ve yöneticilik yaptığını bilmesi tarihsel bir öneme sahiptir. Bu, yalnızca bir kurumun tarihini öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda onun değerlerini ve misyonunu anlamak için de gereklidir.

AABF’mizin başlangıcından bugüne kadar kat ettiği yolda, çeşitli dönemlerde katkıda bulunan isimler ve gerçekleşen önemli olaylar, kurumun kimliğini ve kültürünü şekillendirmiştir.

Bu nedenle, AABF’mizin tarihçesi, kurucuları, yöneticileri ve önemli gelişmeleri hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, gelecekteki nesillerin bu değerli mirası devam ettirmesi ve daha da ileriye taşıması açısından büyük önem taşımaktadır.

AABF’mizin bugüne kadar yaptığı tüm çalışmaları, elde ettiği kazanımları, etkinlikleri, eylemleri, kültürel çalışmaları ve emektarlarını yani A’dan Z’ye tüm bilgi, belge ve videoları bir platformda bir araya getirerek devasa bir bilgi kaynağı ve veri tabanı oluşturduk. Bu arşiv sayesinde artık AABF kütüphanesine giren herkes, kurumumuz hakkında tüm bilgilere ulaşabilecek ve bizi daha yakından tanıyabilecektir.

Bu değerli çalışmayı kurumumuza kazandırmayı, tarihsel bir görev bilinciyle yapmanın onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Bu önemli başarı hepimize hayırlı ve uğurlu olsun.

 Madımak Katliamı Hafıza Merkezi…

AABF’mizin ve AABK’mızın aldığı karar doğrultusunda yaklaşık 2,5 yıldır üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığımız “Madımak Katliamı Hafıza Merkezi” projesi beş ana bileşenden oluşmaktadır. Bunlar; Madımak Dijital Kütüphane, Sanal Müze, Web Belgeseli, Sözlü Tarih Görüşmeleri ve Röportajlar, ve Belgesel Film. Bu kapsamda 130 kişiyle röportaj yapıldı ki bu sayı, bu tür çalışmalarda rekor diyebileceğimiz bir düzeydedir. Alevi dünyası açısından bakıldığında, sözlü tarihten yazılı tarihe geçiş kapsamında bu proje önemli bir yerde durmaktadır.

10 Haziran 2023 tarihinde projemizin ilk ayağı olan “Madımak Dijital Kütüphane”yi kamuoyunun takdirine sunduk. Madımak Dijital Kütüphanede, katliama dair bilgi, belge, resim, video, çıkan makaleler, kitaplar, dergiler, gazeteler, davanın siyasi ve hukuki tutanakları, soruşturmalar, mahkeme süreçleri, tanık ifadeleri gibi tüm bilgileri bir platformda bir araya getirmeyi başardık. Özellikle tüm belgelerin bir araya getirilmesi, kaybolmaması, korunması ve geleceğe sağlam bir şekilde aktarılması kapsamında dijital kütüphane çok önemli bir sorunumuzu çözmüş oldu.

Daha sonra, 29 Eylül 2023 tarihinde “Sanal Müze”yi kamuoyuyla paylaştık. Sanal Müzede, katledilen canlarımıza ait bilgileri bulabileceğiniz bir platform oluşturduk. 7 Nisan 2024 tarihinde Web Belgeseli’ni kamuoyuyla paylaştık. Ardından, Madımak Katliamı ve ötesi üzerine “Çok Kötü Bir Şey Oldu” belgesel filmini ilk önce 18 Mayıs 2024 tarihinde Ankara’da, katliamda yaşamını kaybeden canlarımızın aileleriyle birlikte izledik. Daha sonra sırasıyla İzmir, Adana, Samsun, İstanbul, Edremit, Antalya, Dersim ve Diyarbakır’da gala ve lansmanlar organize ederek çalışmalarımızı kamuoyuyla buluşturduk. Son olarak Sözlü Tarih Görüşmeleri ve Röportajlar çalışmamızı da 29 Eylül 2024 tarihinde kamuoyuna sunarak tamamladık.

Madımak Katliamı Hafıza Merkezi, beş ayaklı projesiyle katliamı tüm yönleriyle ele alarak, tüm detayları açığa çıkarmak, bilinmeyenleri öğrenmek ve geleceğe doğru aktarmak konusunda çok önemli bir yerde durmaktadır. En önemlisi ise Madımak Oteli’ni utanç müzesi yapmayan devletin karanlık zihniyetine karşı önemli bir cevaptır. Gelen bütün iktidarlar Madımak’ı müze yapmadı, biz müzeyi gökyüzüne inşa ettik. Başını kaldırıp gökyüzüne bakan herkes müzeyi ziyaret edebilecektir. Aynı zamanda Madımak Katliamı Hafıza Merkezi, devletin kendisiyle yüzleşmesidir. Biz Aleviler açısından ise hesaplaşmaktır. Biz “bitti” demedikçe ne bu dava biter ne de bu dava mahşere kalır. Her yıl Madımak Oteli önünde “unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız” diyerek attığımız sloganımızın ete kemiğe bürünmesidir. Ancak bu gibi projelerle bu katliamları unutturamayız ve hep birlikte bunu başardık. Devlet artık Madımak Katliamını ne unutturabilir ne de tarihten silebilir.

Ayrıca, Madımak Katliamı Hafıza Merkezi ile birlikte tarihe çok değerli bir bilgi kaynağı, bir veri tabanı ve devasa bir arşiv kazandırmayı başardık. Kendi tarihimizi en doğru şekilde artık kendimiz yazacağız. Bu oluşturulan bilgi, belge ve videolar sayesinde onlarca belgesel film yapılabilir. Özellikle yazılacak doktora tezleri için çok değerli bir bilgi hazinesi oluşturuldu. Bu arşiv, tarihçilerin, araştırmacıların ve akademisyenlerin yararlanabileceği zengin bir kaynaktır ve gelecekte yapılacak çalışmalara ışık tutacaktır.

Madımak Katliamı Hafıza Merkezi’nin hayat bulmasında ve gerçekleşmesinde, başta yaşamını kaybeden canlarımızın aileleri olmak üzere, desteğini ve yardımını esirgemeyen herkese çok teşekkür ediyoruz. Çünkü bu devasa çalışma, hiçbir projeden, finans kuruluşundan, herhangi bir şirketten reklam veya sponsorluk alınmadan, sadece Canlarımızın ve Cemevlerimizin lokmalarıyla ve katkılarıyla gerçekleştirilmiştir.

 6 Şubat 2023 Depremi…

6 Şubat depremi hepimizde büyük yaraların açılmasına neden oldu. Depremin yaşandığı 6 Şubat tarihinden itibaren Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olarak elimizden gelen her türlü desteği ve dayanışmayı sunduk ve sunmaya da devam ediyoruz. Çalışmalarımızı, Türkiye Alevi kurumlarımız ile birlikte, ilk günden itibaren ortak aldığımız kararlar doğrultusunda organize ettik. Yaklaşık 6 defa deprem bölgesine gittik. Yaptığımız tespitler sonucunda topladığımız bağışlarla, çadır, konteyner, ısıtıcı, erzak ve gıda gibi yardımlar ile birlikte beş bin ilk, orta ve lise öğrencisine okul çantası ve kırtasiye malzemesi, 200 üniversite öğrencisine 4 yıl boyunca burs ve Malatya Ören Köyünde bir ekmek fırınının kurulmasına destek sunduk. İhtiyaç duyulan her türlü talebi imkânlarımız doğrultusunda karşılamaya çalıştık.

Avrupa’dan Cemevlerimizin organize ettiği yüzlerce erzak tırı deprem bölgesine ulaştırıldı. Özellikle deprem bölgesinde hizmet veren Cemevlerimizin ne derece önemli olduğunu bir kez daha gördük. Deprem bölgesinde hizmet veren ve depremden dolayı hasar gören Cemevlerimize yeniden ve daha güçlü bir şekilde hizmet verebilmeleri için tadilat desteği sağladık. Depremden bugüne kadar yaklaşık 18 ay geçmesine rağmen, şu anda deprem bölgesinde çalışmalarını sürdüren ve sahada olan ender kurumlardan biriyiz. Bu bağlamda çalışmalarımız aralıksız devam ediyor.

Depremde yaşamını kaybedenleri bir kez daha saygıyla anıyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Umuyor ve temenni ediyoruz ki; devlet en kısa zamanda kendisiyle yüzleşir, yaşanan olumsuzluklardan dolayı özür dileyerek hesap verir ve en önemlisi, depremden etkilenen ihtiyaç sahiplerinin konut başta olmak üzere temel tüm ihtiyaçlarını karşılar. Bu kapsamda yaşanan ve yaşanacak olan sürecin sıkı takipçisi olacağımızı belirtmek istiyoruz. Ayrıca deprem süreci boyunca büyük bir çaba gösteren, desteklerini esirgemeyen, gece gündüz çalışan Cemevlerimize, üyelerimize ve canlarımıza yürekten teşekkür ediyoruz.

14-28 Mayıs Türkiye Seçimleri…

AKP iktidarının toplum üzerinde yarattığı korku, muhalefeti devletin imkânlarını da kullanarak sindirme ve teslim alma politikaları her geçen gün artıyor. Son seçimlerde, yarattığı; “dış güçler”, “devletin bekası”, “milli ve yerli” gibi politik olmaktan uzak seçim propagandası, kirli montaj hileleri, şantaj ve tehditle devletin imkânlarını da kullanarak seçimi kazandılar. Muhalefetin bu oyunları boşa çıkarmamaktaki beceriksizliğini de bir tarafa yazmakta fayda var. Bizler, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olarak, AKP/MHP iktidarını demokratik seçimlerle alaşağı etmek konusunda elimizden geleni başarılı bir şekilde yerine getirdik. Seçim süreci, öncesi ve sonrasında kurumumuzun olmazsa olmazı olan “bağımsızlık çizgisi” başta olmak üzere, ilkeleri doğrultusunda duruşumuzdan ve aldığımız kararlardan taviz vermeden süreci tamamladık.

Buradan bir kez daha Türkiye’nin demokratikleşmesi ve demokratik bir cumhuriyet olabilmesi konusunda, özellikle seçim süreci boyunca tüm gücüyle çalışan, mücadele eden Cemevlerimize ve üyelerimize teşekkür ediyoruz. Aleviler ve Kürtler başta olmak üzere, tüm inanç ve etnik kimliklerin özgür ve anayasal eşit haklara sahip olduğu, barışın hâkim olduğu, laik, özgür ve demokratik bir Türkiye’yi inşa etme mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Bu mücadele, toplumun her kesiminin katılımı ve dayanışması ile mümkün olacaktır. Adalet, eşitlik ve özgürlük ilkeleri doğrultusunda, hep birlikte daha aydınlık bir geleceğe yürüyeceğiz.

 Sevgili Canlar,

Son dönemlerde AKP ve resmi ideoloji, Alevileri sindirmek ve asimile etmek amacıyla devletin tüm imkân ve olanaklarını kullanıyor. Aleviler hem siyasal hem de teolojik anlamda bir kuşatma altında. Bu kuşatmayı hep birlikte vereceğimiz mücadele ile püskürtemezsek kaybeden Aleviler ve Türkiye olacaktır. Daha dün yöneticilerimiz ters kelepçe ile gözaltına alındılar. Tutuklanan yöneticilerimiz var. Devletin Alevisini yaratabilmek için Alevi Bektaşi Kültür-Cemevi Başkanlığı’nı kurdu. 13 Mart 2012 ve 29 Eylül 2023 tarihlerinde görülen Madımak Katliamı duruşmalarında zaman aşımı kararı çıkarak davalar düşürüldü. Sivas katilleri cumhurbaşkanı tarafından af edildi, serbest bırakıldılar. Bunların hepsi daha zor günlerin bizi beklediğini gösteriyor. Hem içeriden hem de dışarıdan gelen saldırı ve baskıları kırabilmenin en önemli adımı, içimizde var olan sorunları çözmek ve ortak hareket etmekten geçtiği gerçeğini görmemiz gerekiyor. AABF’mizin 35. yıldönümünü kutlayacağımız 2024 yılı bu beklentilerimize vesile olmasını temenni ediyoruz.

Bu kapsamda 35 yıldır çok büyük emekler verdik ve fedakarlıklar ortaya koyduk. Birçok engelle karşılaştık. Alevilerin bir araya gelmesinden ve örgütlenmesinden rahatsız olanların hakaretlerine, iftiralarına ve saldırılarına maruz kaldık. Ancak hepsine karşı direndik, dik durduk ve taviz vermeden yolumuza, inancımıza ve ikrarımıza hep birlikte el ele vererek sahip çıktık ve bugünlere geldik. 35 yıl süren onurlu ve haklı mücadelemiz sonucunda Almanya’da anayasal tüm haklarımızı elde etmenin onurunu ve gururunu yaşıyoruz.

Bugünden sonra en büyük projemiz ve hedefimiz, birliğimize ve beraberliğimize sahip çıkmak, elde ettiğimiz anayasal haklarımıza göz bebeğimiz gibi bakmak, korumak ve geliştirerek gelecek kuşaklarımıza emin ve sağlam bir şekilde aktarmak olmalıdır.

Bunu başarmanın tek yolu, “BAĞIMSIZLIK” ilkemize sahip çıkmak ve kurumumuzu ne devletin, ne bir grubun, ne de bireylerin himayesine sokmamakla mümkün olacağını asla unutmamaktır.

Birliğimiz, beraberliğimiz ve mücadelemiz daim olsun.

Hak aşkına, Halk aşkına, Yol aşkına, Pir aşkına, gerçeklerin dem-i devranına…

Aşk ile,

Hüseyin Mat
Genel Başkan

Paylaş

spot_img

İlginizi çekebilir

Bunlara baktınız mı?
Benzer Başlıklar

Prof. Dr. Nazire Akbulut: Canlı ve Taze Kadınlar

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 292. sayısında yayınlanmıştır. Bir edebiyatçıya...

Yaşar Seyman: Kadın Mücadelesi Yaşam Mücadelesidir!

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 292. sayısında yayınlanmıştır. “Eğer tahtta...

Emel Sungur Uzman: Kadınlar Güçlüdürm Hele Çocukları ve İnandıkları Dava Söz Konusu Olursa

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 292. sayısında yayınlanmıştır. Kaktüsler Susuz...

Ayten Kaya Görgün: Babasına Şaşırıyormuş!

Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 292. sayısında yayınlanmıştır. Üstünde hiç...

Alevilerin Sesi dergisine abone olmak ister misiniz?